Tribünce: Sinan Çavun

Sinan Çavun kimdir bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Kendinizi tanıtabilir misiniz?

3 nesildir Bursalı aile büyüklerimizin bir ferdi olarak 1969 yılında Bursa’da doğdum. Bursa’nın yerlisi olmaktan her zaman gurur duydum. Hayatımın Amerika’da geçen 2,5 yılı ve Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra mecburi hizmette geçen  1 yılı dışında çocukluğum, öğrenim hayatım ve arkasından çalışma hayatım hep Bursa’da geçti.

Kısaca, Bursa’da doğdum, Bursa’da büyüdüm ve Bursa’da doydum ve inşallah Bursa’da öleceğim.

Doktorum. Aynı zamanda Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Farmakoloji Anabilim Dalı’nda Profesör Doktor olarak görev yapan bir akademisyenim.

Bu görevim dışında şu an için idari bir takım görevlerim daha var; Bunlar;

Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde Dekan Yardımcılığı, Hasta ilaç düzeylerinin ölçüldüğü Merkez Farmakoloji Laboratuar Başkanlığı ve Hastane İlaç Yönetimi’nin Başkanlığı.

Bir de bunların yanında Bursa Tabip Odası Burs Komisyonu Başkanlığı ile bir sivil toplum örgütü olan SİVİLAY’da Yönetim Kurulu Üyesiyim. 

 

Basın ile ilk olarak ne zaman tanıştınız?

İlk olarak 1997/1998 yılları arasında Bursa HABER Gazetesi’nde Sağlık ve Spor ile ilgili köşe yazısı yazmaya başladım. O dönem Cevat Abi (Türe) Spor müdürüydü ve köşe yazılarımdan, özellikle futbol ve sporcularla ilgili verdiğim örneklerden sonra benim futbola olan ilgimi fark etti. Ardından Bursaspor hakkında yazmaya da başladım ve 15-16 yıldır yazmaya da devam ediyorum. Bursa Haber gazetesinden sonra Bursa Hakimiyet ve Yeni Dönem gazetelerinde de köşe yazısı yazmaya devam ettim. Şu anda da Hürriyet Bursa gazetesinde spor yorunculuğu hayatımı deva ettiriyorum. TV olarak As TV’de maç önü ve maç sonu programlarımız olmuştu ama şu anda hepinizin bildiği gibi yaklaşık 2 yıldır Line TV’de Volkan Tezcan ve Alican Tarakçıoğlu ile birlikte Timsaha programını yapıyoruz.

 

Timsaha programını takip eden sosyal medyadan bir çok arkadaşımız var ve tepkiler olumlu yönde bu da sizler için memmuniyet vericidir umarım.

Evet bunda Volkan ve Alican’nın çok büyük katkıları var. Birlikte güzel bir ekip olduk. Hepimizin ortak noktası ve sevgisi Bursaspor olunca ortaya güzel bir ürün çıkıyor.

Bu konuda ayrıca Line TV üst yönetimine de teşekkür etmek gerekiyor. Zira bizler üzerinde bir patron baskısı ve etkisi olmadan daha özgür program yapmamız bu başarıda büyük rol oynuyor. Benim üzerimde zaten bir baskı söz konusu olamaz, sonuçta ben bir öğretim üyesiyim ve maddi olarak bir beklenti içerisinde olmadığımdan çok daha rahat yorumlar yapabiliyorum. Ama Volkan ve Alican’ın da bu konuda rahat hareket ediyor olması programın başarısı için çok önemli.

 

Bursaspor ile ilk tanışmandan bahsedecek olursak nasıl oldu? Neler hissettin bize bunları biraz anlatabilir misin?

Bursaspor bize Babamdan kalan bir mirastır.

Babadan oğla geçen bir bayrak.

Bende bu bayrağı kızıma devrettim, devrediyorum.

Çocukluğum babam ile birlikte tribünlerde ve daha çok da Teksas’da geçti. Gittiğimiz her maç ayrı bir heyecan, ayrı bir mutluluk olurdu. Stadyuma yaklaştığınız her adımda kalbinizin daha bir hızlı çarpması, sanırım tarif edilemez bir duygu.

Sonuçta 3 nesil Bursa’lı, Aileniz Bursaspor’lu olunca insanın Yeşil-Beyaz renklere aşık olması son derece doğal bir süreç.

 

 

Bursaspor ile gönül bağı olan ancak bunu gurbette yaşayan bir çok taraftarımız var. Gurbette olmanın en büyük sıkıntısı nedir? Ki sizde yıllarca yurt dışında görev yapmıştınız..

Gerçekten çok zor bir şey, yaşamayan bilmez. 1999/2001 yıllarında Amerika’dayken bunun zorluğunu bizzat yaşadım. O zamanlar tv’den maçları seyretmek imkansız gibiydi, keza internet’te radyo başında dinlemekte çok zor oluyordu. Şimdiki gurbetçiler biraz daha şanslı ama Bursa Atatürk Stadyumu’nda, renktaşların ile omuz omuza seyretmenin verdiği mutluluk hiçbir zaman olamaz.

 

 

Hocam sizinle birlikte “Altın Kafeste Gönülsüz Timsah” başlığı altında bir yazı kaleme almıştık ve çok olumlu geri dönüşler almıştık. Timsah Arena gelirleri ile ilgili çok hassas bir tutumunuz olduğunu da biliyoruz. Bu gelirler konusunda sonuç alabilecek miyiz?

50 yıllık tarihimizde en önemli başarı ve en önemli olay şampiyonluk ise ikincisi de Stadyum gelirleridir. Sadece bu cümle sanırım her şeyi ifade etmek için yeterli. Diğer başarı ve diğer gelirler ile asla kıyaslanamaz bile.

Bu bakımdan şunu çok net ifade etmek isterim ki, stadyum gelirleri Bursaspor’un geleceğidir. Bursaspor’un yarınlarıdır.

Bu konuda mevcut yönetimin üzerindeki sorumluluğun farkında olması gerek. Zira Bursaspor tarihi adına çok öenmli bir süreç onları ve dolayısıyla camiayı bekliyor. Ve emin olsunlar ki tüm kamuoyu, taraftarlar, kongre üyeleri, medya kısaca herkes buradaki gelişmeleri yakinen takip ediyor olacaktır.

Stadyum üzerinden Bursaspor’a gelecek olan her bir gelir kalemini sıraya koyacak olursak;

1.      Stadyum isim hakkı

2.      Kapı hakları

3.      Localar

4.      Kira ve

5.      Otopark otopark gelirleri gibi

Her bir kalem için nasıl bir planlama olacağının belirlenmesi ve kulübün bu plan doğrultusunda hareket etmesi gerekmektedir. Tüm bu eylemler sırasında bir takım yan yollara sapmadan, hiçbir dedikodu ve muammaya yol açmadan açıklanmalıdır.

Şu anda camiada hiçkimse hangi gelirin, ne kadarının kulübün kasasına gireceği konusunda bilgisi yok. Bu ciddi soru işaretlerinin ivedilikle cevaplanması gerekiyor ve mevcut yönetimin Bursaspor’un menfaatleri doğrultusunda bu konuların takipçisi olmak zorundadır. 

 

 

Bursaspor taraftarının tribün ve takıma olan etkisi ile ilgili profilini nasıl açıklayabilirsiniz?

 

Taraftarımız çok güçlü sanırım bunda Türkiye’nin en büyük şehir takımı olmasının yanında bir tribün kültürümüzün olmasının da etkisi çok büyük. Mesela Eskişehirspor’un şampiyonluk potasına girememesi ve Kayserispor’un o kadar yatırıma rağmen bizim önümüze geçememesinin altında bu yatıyor. Bizim şehrimize sahip çıkma duygusu, en büyük farkımız. Tabii kongre üyeliği konusunda da bir sahiplenmenin olması, gelecek güzel günler açısından çok önemli. Zira taraftar sadece destekleme anlamında değil, söz hakkı konusunda da belirleyici olmalı.

 

 

Yönetimin aldığı kararlar, transferler, Batalla konusu ve pilot takım hakkında ne düşünüyorsunuz?

Hikmet Karaman konusunda çok net olarak çalışmak istemedikleri belli iken devam etmeleri hatalıydı. Keşke en başta kararlarının arkasında durup Avrupa’yı bir sezonun emeğini heba etmeselerdi. Transferler konusunda, özellikle yabancı transferinde en büyük hata Frey olarak gözüküyor. Kaleye yabancı bir isim olmamalıydı. 6. yabancı hakkını kaleci yönünde kullanmak , takım kadro mühendisliği bakımından bana göre yanlış bir tercihti. 6 yabancı hakkı olduğu bir dönemde 4 yabancı hakkını defans bölgesinde kullanmak mantıklı gelmiyor.

Batalla konusunda tavrım hep net oldu. Yaşanan süreç ve gelinen bu noktada hem Batalla, hem yönetim, hem de kulübün profesyonelleri % 100 hatalıdır. Kulüpte o kadar profesyonel varken sorunun çözülememesi çok ciddi bir zafiyet içerisinde olduğumuzu gösteriyor esasında. Bu konuyu artık çok fazla konuşmanın da kimseye yarar getireceğini düşünmüyorum.

Sonuçta alınan kararlarda, yapılan transferlerde hep geleceği düşünmek, ona göre adım atmak gerekiyor. Geleceği bugünden planlamazsanız, yarın önünüze çıkacak problemleri çözemezsiniz. Kulübün bir kademe yükselmesinde en büyük eksiklik sanırım bu konuda.  Mesela Yeşil Bursa’nın alınması ve 3. lig’den başlaması çok doğru bir hamle ancak o takıma gerekli takviyeleri yapamamak ve 1 yıl kaybetmek başarısızlıktır. Pilot takımın PTT 1. Lig’de yarışmacı bir takım hüviyetine sokmadığımız sürece faydası tartışılmaya devam edecektir. Bu sene muhakkak ki bir üst lige çıkılması gerekiyor. Aksi sonuç net olarak bir başarısızlıktır.

 

 

Bursaspor taraftarının şampiyonluktan sonra; “Benim hayallerim 16 Mayıs 2010’da bitmedi, 16 Mayıs 2010’da başladı” diye bir sözü var. Bu söz hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Doğru bir söylem ancak bu söylemin gerçekliğe kavuşabilmesi için kulübe üye olup yönetim seçiminde söz sahibi olmalılar. Bilinçli olmaları çok önemli.  Bu yüzden, yönetimleri isimlere göre değil, sistemlerine göre, icraatlarına göre belirlemeli ve ona göre seçimlerini yapmalılar. Tek bir doğru vardır o da Bursaspor’un menfaatleridir. Camiada her kesim bu bilinçle hareket etmelidir.

 

 

Sizden, basın tribününde yaşadığınız en iyi ve en kötü birer anı rica etsek?

Şampiyonluk maçı hayatım boyunca unutamayacağım bir anım. Hüseyin Altınırmak ile birbirimize sarılıp ağladığımızı hatırlıyorum.

En kötü anım ise 2010 yılındaki şampiyonluk sezonunda, İstanbul Olimpiyat Stadyumu’ndaki İ.B.B. maçındaki yaşadıklarım oldu. Basın tribününde, Bursaspor’un 2-1 geride olduğu maçı seyrederken, son dakikalarda annemden çok acı bir haber aldım. Maalesef babam, maçın 2-1’lik skorun heyecanına ve üzüntüsüne dayanamayıp kalp krizi geçirmişti. Hemen basın tribününden yola çıktım ama maalesef yetişemedim. Eve vardığımda babamı çoktan kaybetmiştik.

O yüzden Bursaspor yalnızca bir takım değil benim için. Babamdan kalan bir mirastır bana. 

 

 

Bursaspor tribünlerinin size göre tavan yaptığı maçları sorsak bize hangi maçları sayabilirsin?

2. Lig’de Şampiyon olduktan sonraki oynadığımız ilk Bjk maçı. Tüm şehir o maçı bekliyordu ve o maçı farklı bir şekilde, eze eze kazanmak bizim için inanılmazdı. Basın tribünü dahil her yerde inanılmaz bir atmosfer vardı.

 

 

Hiç unutamayacağın maç ?

Şampiyonluk maçı unutulmazdı. Gözlerimiz sahada ama kulaklarımız ve dualarımız F.Bahçe – Trabzonspor maçındaydı. Gerginlik, heyecan, stres her şey birbirine girmişti. O maçta öyle veya böyle(!)  F. Bahçe alır diye beklerken o son 7-8 dk. geçmek bilmemişti. O maçı, o heyecanı asla unutamam.

 

En çok sevdiğin beste?

2010 yılında şampiyonlar liginde Real Madrid ile ilgili olan beste.

 

Şimdi size tek kelimelik sorular soracağız ve sizden bunlara olabildiğince kısa hatta mümkünse tek kelimelik cevaplar isteyeceğiz.

Futbol ? Hayattaki en büyük zevkim ama son zamanlarda iyice bulanmaya başladı.

Mutluluk ? Sağlık

Para ? Kir ve şike

Sağlık ? En büyük hazine

Tribün ? Teksas

Deplasman ? Teksas

Atkı ? Atkı şov

Arma ? Bursaspor

Bursaspor ? Hayatın bir anlamı

Ankaragücü ? Kardeşlik

Pankart ? Şampiyonluk senesindeki  bir pankart babamı hatırlatır (Şampiyonluk görmeden yitirilen yürekleri saygıyla anıyoruz ).

 16 ?  Plaka

Forma ? Yeşil

Kupa ? Şampiyonluk

Kaptan ? Sedat 3

Atatürk Stadyumu ? Mabet

Timsah Arena ? Soru işareti

İstanbul ? Eyyam

Sakarya ?  Oradaydım . Acı ve gözyaşı.

16 Mayıs ? Rüya

2-2 ? Şükrü Saraçoğlu Stadyumu ve Timsah Yürüyüşü

Teksas ? Tribün deyince bir marka

Nejat Biyediç ? İmparator

 

Bize vakit ayırdığınız  ve Köşe yazılarınızı bizlerle her hafta paylaştığınız için ayrıca ayrıca teşekkür ederiz.

Bursasporluyuz.net

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu