Çocuk Futbolcuların Psikolojik ve Sosyal Gelişimi
Son yıllarda çocukların spora ve özellikle de futbola olan ilgi ve katılımı giderek artmaktadır. Çocukların futbola veya spora başlamak istemesindeki nedenler çok çeşitlidir. Bunlar içerisinde eğlenmek, sosyal destek almak, arkadaş edinmek, bir takımın parçası olmak, yeni beceri öğrenmek ve geliştirmek, formda kalmak, rekabet etmek ve kazanma duygusunu yaşamak vardır. Bunun yanında yaptıkları spora bağlı olarak psikolojik ve sosyal olarak olumlu etkiler de görülür. Psikolojik faydalar içerisinde; depresif durumun azalması, olumlu davranış biçimine sahip olmak, temel motorik becerilerinin gelişmesi, kendine olan özsaygıda artış vardır. Sosyal faydalar olarak ise; sosyal becerilerde gelişme, olumlu sosyal davranış biçimi geliştirmek, zamanı kullanma becerilerinde artış, akademik başarıda artış, hedef belirleme yetisinin geliştirilmesinde yardımcı olma ve ahlaki davranışlarda iyileşme vardır.
Futbola başlayan çocukların psikososyal gelişimlerine bakacak olursak 5-9 yaş döneminde kendine saygının oluşması önemlidir. Onlar için herhangi bir çaba göstermek yeteneği olduğu anlamına gelir. Bunun için antrenörler onları sık sık övmeli ve antrenmanları eğlenceli ve çekici hale getirmelidir. 9-12 yaşlarında kendine saygıyı ve başarı algısını etkileyecek şekilde akranları ile kendilerini karşılaştırmaya başlarlar. Olumlu ve olumsuz olarak kendilerini değerlendirirler ve çaba göstermek ile yeteneği ayırmaya başlar. Bu dönemde antrenörler bireysel gelişmeye odaklanacak şekilde aktiviteleri görev amaçlı yaptırmalıdır. Çocuklara antrenmanlarda futbol topu veya su taşıma gibi sorumluluklar verilmelidir. Antrenmanlarda liderliği ve seslerini kullanmalarını geliştiren aktiviteler kullanılmalıdır. 12-18 yaş döneminde ise sosyal çevresi ve buradaki yeri hakkındaki farkındalıkları artar. Kendileri için kritik olan kişilik arayışında olurlar. Çaba göstermenin yetenekli olma anlamına gelmediğini tamamen ayırt ederler. Futbolda rekabet ve eğlence duygusunu birlikte sağlayabilmek için bu dönemde hem egolarına yönelik hem de belli görevlerin verildiği aktiviteler tercih edilmelidir. Eğer her ikisi de yapılmazsa futbol oynamak istemezler.
Çocuklar futbola başlama amaçlarından bir veya daha fazlasını elde ettiklerini gördüklerinde futbolun içinde olmaya devam ederler. Buna karşılık aileler veya antrenörler tarafından tamamen kazanmaya odaklandırıldıklarında ve başarılı olmaları yönünde baskı gördüklerinde, çok fazla müsabakalara katılmaları istendiğinde veya futbol becerilerinin yetersiz olduğunu gördüklerinde ise futbol oynamaya devam etmek istemezler. Çocuklara profesyonel futbolcu gibi davranılması, eğlence amacını en çabuk azaltan yoldur. “Kazanma her şeydir” felsefesi çocuklara sosyal ve duygusal olarak gelişmeyi, eğlenceye katılımı ve becerilerini geliştirme şansını kaybettirir. Bazı anne-babalar çocukları ile birlikte kazanan ve kaybeden olurlar ve bu baskı çocuklara, mükemmel olma düşüncesini aşırı derecede yerleştirir. Bu çocuk başarılı olmak zorundadır, aksi halde anne-babanın imajını zedeleyebilir. Futbol bir oyun olmaktan çok onlar için artık bir görev olur. Oysaki araştırmalar çocukların çok azının erişkin yaşta profesyonel futbola geçiş yaptığını göstermiştir. 13-14 yaşlarına geldiklerinde nerdeyse yarısının futbolu bıraktığı ve %98’inin ise futbolda üst seviyelere gelemediği ortaya konmuştur. Bu açıdan çocukların psikososyal gelişimlerinin olumlu veya olumsuz yönde şekil almasında ve onların futbol içinde kalıp gerek futbol geleceği gerekse de futbol dışındaki yaşamında başarılı olabilmeleri için ailelerin ve antrenörlerin önemli rolleri vardır.
Aileler;
· Doğru zamanda övmeli ve mutlaka kazanma odaklı olmaktan çok futboldan keyif almalarını sağlamalıdırlar.
· Beceri kazanmanın önemine yönelik davranmalıdır.
· Antrenman ve maçlardan önce, sırasında ve sonrasında pozitif destek olmalıdır.
· Sportmenlik, dakik olma ve hazırlanabilme (giyim, malzeme, sıvı alımı) gibi istenen davranışları geliştirmelerine yardımcı olmalıdır.
Antrenörler;
· Futboldan keyif almayı ön planda tutmalıdır.
· Kazanmanın önemini azaltmalıdır.
· Bireysel ve takım olarak olumlu övgülerde bulunmalıdır.
· Beceri hakimiyetinden daha çok fiziksel aktif olmaya önem vermelidir.
· Genç futbolcu yetiştirme konusunda eğitim alma çabasında olmalıdır.
· Yaş dönemlerine uygun antrenman modeli geliştirmelidir.
· Kuvvet ve dayanıklılık antrenmanı, beslenme ve futbol güvenliği konularında temel bilgi sahibi olmalıdır.
Uludağ Üniversitesi Spor Hekimliği Uzmanı Prof. Dr. Uğur Şekir / Bursasporluyuz.net