Yenilgiye rağmen kutlanan neydi?

Tarihe bakın. İnsanlığın en büyük yıkımlar yaşamasının akabinde ’eğlence’ sektörünün altın devrini yaşadığını görürsünüz! En sıkı gece hayatının, iç savaş yaşayan ülkelerde görülmesi enteresan değil mi? Karikatür sanatı, acılı, kederli günlerde yükselir, serpilir. (Bkz. 12 Eylül) Vodvil, broadway, kabare ve benzeri sahne şovları 2. Dünya Savaşı’ndan sonra pik yapmıştır vs… Lafı döndürüp dolaştıracağım yer, ’taraftar kültürü!’ Yıllar önce Radikal’de Yiğiter Uluğ yazmıştı. Barcelona ile Malaga basket takımları karşılaşıyorlar. Maç adeta 15 sayı farkla başlıyor. Barcelona Avrupa’nın en iyi takımı o sıralar. Malaga ise sıradan! Devre 30’a 60 Barcelona lehine. 3. Periyot başlarken bakıyor Malaga taraftarı farkın, azalması namümkün, tersine açıldıkça açılıyor! Başlıyor kendi kendine eğlenmeye!.. Tribünde birbirine takılıp ’trencilik’ oynuyorlar, hoplaya zıplaya dolaşmaya başlıyorlar. Bu maç nasılsa gitti gider. Ya bir sonraki maç? Şartlar aynı kaldığı sürece gelecekteki maçlarda da Barcelona’nın kazanacağı sır değil. Öyleyse, skora bağlı eğlenme Malaga’ya haram! Ve fakat eğlenmenin önünde herhangi bir engel yok Allahtan!. Öyleyse vur patlasın, çal oynasın! Bir dönem Barcelona’nın teknik kadrosunda görev de almış olan değerli gazeteci Yiğiter Uluğ o günü ’Taraftar kültüründe başka bir boyuta geçildi’ diye yazmıştı. Fenerbahçe ile oynanan kupa maçında ’4-0’lık farka rağmen Bursaspor taraftarının yaptığı ’şov’u bu minvalde değerlendirebilir miyiz? Bence hayır! İşin eğlence tarafı dışında, Bursaspor taraftarı gerek statta, gerekse Bursa’da maçtan sonra yaptıkları ile olayı bir aşama daha iler götürdü. Çünkü Bursaspor taraftarı için Fenerbahçe, ’yenilmeyecek takım’ değil. Defalarca yenmişliği var. Yarın bir maç oynansa, ’yenebilme ihtimali’ baki! Yani, tarihi bir eziklik, ezeli ve ebedi bir boyun eğme hali yok bu kıyaslamada. Öyleyse kutlanan neydi, hem maç sırasında, hem maç sonrası Bursa meydanlarında? Ben söyleyeyim: Yıllardır özlenen tablonun gerçekleşmesiydi. Bursaspor taraftarı yense de yenilse de hep ’buralarda’ olan bir takım özlemiyle yanıp tutuşmuyor muydu? Hep istedi, takımım şampiyonluk mücadelesinin içinde olsun. (Olur-olmaz ayrı konu.) Oralarda olsun. İstedi ki kupada finale gelsin. (Kupayı alır- almaz ayrı konu.) İşte buydu kutlanan bana kalırsa. Tamam, skor iç acıtıcı, iç karartıcı, Fener’de ’ayağa sert pas’ adeta Barcelona gibi top oynadı. (Bu oyunu sürdürsün yenmeyeceği takım yok bence) Uzun lafın kısası, Bursaspor taraftarının… Kazandığı maçta teknik direktörünü (çok fazla defans oyuncusu ile skoru korumaya çalıştığı için) ıslıklamışlığı vardır. Bank Asya’da 12 bin kombine satın almışlığı vardır. Başka bir kente deplasmana 35 bin kişi gitmişliği vardır. Şampiyonluğu 300-500 bin kişiyle kutlamışlığı vardır. Yenilen takımı bağrına basmışlığı vardır. (Pek çok kez) Giden maçı tezahüratla çevirmişliği vardır (Pek çok kez) Son tahlilde ’finalde kupa kaybetmenin de bir gurur olduğunu idrak etmişliği ve bunu hem statta hem şehirde kutlamışlığı vardır’ ı ekliyoruz listeye. ’Sen şampiyon olmasan da, kupaları almasan da, seviyoruz işte var mı diyeceğin…’ sloganının sahici ve samimi olduğunu tüm Türkiye gördü. Siz söyleyin şimdi, tribün kültürü üzerine ’tez konusu’ haline gelmemiş mi Bursaspor taraftarı… Öte yandan, bir Fenerbahçeli internetteki bir foruma şöyle yazmış: ’39 yaşındayım böyle rezalet görmedim. 4-0 öndeyiz. Stat Bursaspor diye inliyor. Yazıklar olsun, genç FB’liler bitmiş arkadaşım. Gerçekten çok yazık. Atkı şov yapıyorlar, bizimkiler Teksası alkışlıyor. Harbiden yuh!!!’ Bu da sahada kaybedilse bile tribünde kazanıldığının resmi bence…     Adnan Baştopçu Olay

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu