Aslan’a var da Timsah’a yok mu?
Türkiye iki gündür Galatasaray’ın yeni stadının açılışını konuşuyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın protesto edilmesi karşısında medya yine ikiye ayrılmış durumda…
Yandaş medya Erdoğan’ın ıslıklanmasını “çirkinlik” olarak gösterirken, bir kısım yazar-çizer takımı ise protestonun doğal hak olduğunu yazmaya devam ediyor. Ama galiba köşe yazarlarının en çok dikkatini çeken şey, Tayyip Erdoğan’ın, “Galatasaray’ın bir kuruşu orada yok, sözleşme henüz yapılmadı” sözleriydi.
Bu konudaki en net duruşu, “Tayyip Aslan’ın tehdit etti” başlığıyla Sözcü Gazetesi sergiledi. Neyse işin yorum kısmına çok fazla değinmek istemiyorum. Burada dikkat çekici olan, Başbakan Erdoğan’ın “Galatasaray’ın orada Allahın’ın kuruşu yok” sözleriydi.
Gerçekten öyle mi tablo?
Seyrantepe’nin TOKİ’ye devredildiğini, TOKİ’nin de burayı ihaleye çıkardığını ve 416 milyon dolara sattığını biliyoruz.
Dolayısıyla “Tek kuruşu yok sözü” gerçeği çok net yansıtmıyor. Ancak, bu söz doğruysa, Bursa açısından bir başka talihsizliği gündeme getirmek gerekiyor.
Neden Aslan’a verilen Timsah’tan esirgeniyor?
Bilindiği gibi geçmiş dönemde Türkiye 2016 Avrupa Şampiyonası için aday olduğunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, dönemin Federasyon Başkanı Hasan Doğan’a 10 stadyum sözü vermiş, dahası adaylık teklif mektubunda bir de bu parayı devletin harcayacağına ilişkin milyar dolarlık çek koymuştu.
Sonrasında 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası’nı Fransa kazandı, bu sözlerin tamamı unutuldu. Peki, Bursa ne yapıyor?
Yeni stadyum için kollar sıvandı, adımlar atılmaya başlandı.
Başta İnşaat Mühendisleri Odası olmak üzere kentin birçok sivil kuruluşu, stadyumun yeni yerine şiddetle karşı çıkıyor.
Ne yazık ki, Büyükşehir Belediyesi bu sözlere kulağını tıkamış durumda…
İşte burada tartışılması gereken bir başka konu da, stadyum için harcanacak para…
İMO Başkanı Necati Şahin, stadyumda koltuk başına 4 euro para harcanacağını belirterek, 45 bin koltuk olduğuna göre 160-170 milyon euro bir maliyetin Bursa’nın sırtına yükleneceğini kaydetti.
Bilindiği gibi önümüzdeki süreçte Bursa Büyükşehir Belediyesi İller Bankası’ndan 240 milyon lira kredi alacak, bunun yaklaşık 40 milyon lirası stadyum için harcanması planlanıyor.
Bursa’nın mevcut bir stadyumu varken, kentin parasıyla tartışmalı bir yere stadyum yapmak ne kadar doğru bir karar acaba?
Başbakan Erdoğan ille de stadyum istiyorsa, tıpkı Aslan’a yaptığı gibi cebimizden bir Allah’ın kuruşu çıkmadan, Timsah Arena’yı yaptırsın da, biz de mutlu olalım.
Başbakan Erdoğan emin olsun ki, Bursa seyircisi centilmen ve vefalıdır.
Kesinlikle başbakanı yuhalamayacaktır!
Dr. Bülent Aslanhan tarihe not düşmüştü:
“VELEDROMDA YENİ STAD BU KENTE BÜYÜK YÜKTÜR”
“Yeni stadyumun yaklaşık bedeli 200 trilyondur ve bunun tamamı Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılanacaktır. Merkezi bütçeden, Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan, Futbol Federasyonu’ndan, doğal olarak Bursaspor kaynaklarından bir bütçe aktarımı olmayacaktır. Bu 200 trilyonun tamamı Büyükşehir Belediyesi bütçesi ve onun yaratacağı kent kaynaklarından karşılanacaktır. Büyükşehir Belediyesi’nin BUSKİ, Bursaray ve Merinos Kültür Merkezi vb diğer yatırımlardan dolayı 700 trilyon civarı bir borçlanma ile devam ettiği düşünüldüğünde yeni bir 200 trilyonluk borçlanmanın altına gireceği gerçeğini bir kenara yazalım. Hepimizin malumu olan öngörülen bütçenin 200 trilyon olmasına rağmen 200 trilyon ile başlayarak çok daha üzerinde bir maliyetle gerçekleşeceği gerçeğini bu aşamada ihmal edelim ve devam edelim.
Büyükşehir Belediye Başkanının ifadesi ile projeye başlamak için İller Bankası’ndan 40 trilyonluk bir kredi alınarak ‘ilk kazma vurulacak.’ Yani başlarken 40 trilyon Belediye’ye yeni bir kredi borcu olarak bindirilecek, yüklenecek. Geriye kalan 160 trilyon kent kaynaklarından karşılanacak ve Belediye’ye yük edilmeyecek.
Şimdi soralım, bu kaynak yaratma öngörüsünün neresi gerçekçi? Bursaspor gibi şampiyon olmuş bir takıma forma reklamı olarak çok daha mütevazı bütçelerin yaratılamadığı bir kent kaynağı bu büyüklükteki bir bütçeyi nasıl yaratacak? Bunu hesaplayan yok. Bu durumda kime güvenerek böylesi mali portresi yüksek bir projenin altına gözünü karartarak cesaretle adım atılıyor?
Sanırım kentin büyük ölçekteki sanayi kuruluşlarına güveniliyor ( TOFAŞ, Reno, BOSCH, Çoşkunöz, Özdilek vs). Kriz nedeniyle bünyesinde çalışan binlerce işçisiyle vedalaşmak zorunda kalmış bu işletmeler bu bedelleri nasıl karşılayacak?
Mümkün değil.
Hadi bir miktar katkı yaptıkları düşünülse bile bir anda işsiz kalmış binlerce insana bu bütçe nasıl anlatılacak? ‘Her şey yeni stadyum için, her şey sosyal sorumluluk için’ diyerek izah edilmesi hiç mümkün değil. Bir yanda binlerce işsiz kalmış ve ekmek telaşına düşmüş insan, diğer yanda yılda 18 kez futbol karşılaşması yapılacak bir sportif alan.
İzahı biraz zor!
Durum böyle olunca geriye bildik mekanizma işlemeye başlayacaktır. İmar, bina, atık tesis, arıtma vb sorunu olan işletmelerin bu sorunlarının çözümü karşılığında stadyum projesine kaynak aktarması istenecektir. Yani ‘problemli/uygunsuz işlerin’ hali yoluna sokulması mekanizmaları çalışacaktır. Zaten başvurulan bu yöntemle yeni etik tartışmalar başlayacak, “stadyum için her yol mubah” anlayışı ile imar değişikliği kirlenmeleri artacaktır. Büyükşehir Belediye Meclisi çok renkli, suskun, ‘istemeden ama kerhen kabullere’ tanıklık etmeye devam edecektir.
Yüksel Baysal
Yeni Dönem Gazetesi