Gurbetteki taraftarlarımızın sıkıntıları

Merhaba sevgili Bursasporlular. Tribünün tanınmış simalarıyla yapmış olduğumuz röportajlarımızda bu sefer ki konuğumuz sitemizin de eskilerinden ve İsviçre temsilcimiz Mehmet Beklen.

 

Bize kendinizi tanıtabilir misiniz? Mehmet Beklen kimdir, Bursaspor ile ilk tanışması nasıl olmuştur bunlardan bahsedebilir misiniz? Öncelikle merhabalar. İsmim Mehmet. 56 yaşındayım. Davutdede mahallesinde doğdum. Ama hayatımın büyük kısmı Bahar mahallesinde geçti. Çalışma hayatına biraz erken yaşlarda atılmak zorunda kaldım. Hem okuyup hem çalıştım diyebilirim. Makine ressamlığı bölümünden mezunum. 30 yılı aşkın süredir İsviçre de yaşamaktayım. Bursaspor ile ilk tanışmama gelecek olursam o zamanlar 7 yaşlarındayım. Bursaspor yeni kurulmuş daha. Mahallemizde jandarma İbo diye bir abimiz vardı. Tüm çocukları toplardı çevreden elimizden tutar maça götürürdü bizi. Bizlerden büyük abilere bizleri içeri sokmalarını rica eder kendi de duvardan atlar girerdi maça. Maddi imkansızlıklardan olurdu bunlar ama parayı Bursaspor’dan kıskandığımızdan falan değil. İlk gittiğim maç aynı zamanda da Bursaspor’un Bursa da oynayıp 2-1 mağlup olduğu Yeşildirek maçıydı. Büyümeye başlayınca 70 li senelere gelindikçe bizde artık maçlara kendi başımıza gitmeye başladık. Kendi imkanlarımızla deplasmanlara gitmeye başladık. Mesela o zamanlara dair birkaç anımı anlatayım sizlere. Zaten benim yaşımdaki Bursasporlulardan kime anılarını sorsanız o zamanlara dair hepsi Eskişehir der size. Sene 1971 falan olması lazım. O zamanlar Yeni Kale Arkası dediğimiz kısımda tribün yok. Bursa Atatürk Stadyumunun kapasitesi resmi olarak 25 bin civarı. Çünkü o dönemde şimdiki gibi koltuk falan yok. Her yer beton. Dışarda karton satarlar onlardan alırsın oturmak için. Biz bir Eskişehir maçı oynadık burada satılan bilet sayısı 33 bin. O zamanlar ki tutku çok başkaydı Bursaspor’a.

Eskişehir maçları çok başka maçlardı değil mi o zaman sizler için? Katılıyorum size. Eskişehir maçları iki takım arasında değil resmen iki şehir arasında oynanırdı. Galatasaray’la Fener’le oynanan maçlara Eskişehir maçları kadar ilgi olmazdı. Mesela bir Bahtiyar vardı Eskişehir de maçlardan birinde 2 tane gol atmıştı. Önümüze kadar gelip şortunu indirmişti. Yapmıştı yani icraatını. Sonra bir baktık bir sene sonra Bahtiyar Bursaspor da. Derelere atılan arabalar, taşlar, sopalar çok anımız vardır o zaman ki Eskişehirspor maçlarına dair.

Peki biz size 2004’ü, Sakarya’yı sorsak? Ben o dönemlerde İsviçre’deydim. Etrafımızda çok Türk var ama bunların büyük bir kısmı Bursasporlu değil. Zaten küme düşmüşüz içimiz yanıyor. Bir de onların dalga geçmeleri yok mu en çok o koydu bana orda. Sizler burada Bursasporlu arkadaşlarınız eşiniz dostunuzla konuşarak, dertleşerek paylaşabilirsiniz acınızı. Biz de bu olayda yok. Bana en yakın Bursasporlu nerden baksan 35-40 km mesafede. Her an görüşemiyorsun, dertleşemiyorsun paylaşamıyorsun içindekileri.

Şampiyonluk desek size. Neler anlatabilirsiniz bizlere acaba? Ben bazı maçlardan önce atlar uçağa gelirim. Örneğin intikam maçına gelmiştim bu maça da geldim. İçimdeki inancım hep tamdı. Zaten inanmasam o kadar yolu da gelmezdim. İnanmışsın o kadar yolu gelene kadar çocuklar gibi heyecanlısın. İçin içine sığmıyor. Sonra biri anons yapıyor Bursaspor şampiyon diye donup kalıyorsun. Gayri ihtiyari birkaç damla yaş boşalıyor gözünden. Çok tuhaftı gerçekten. Bazı anlar için anlatılmaz yaşanır denir ya bu da öyle bir andı kelimelere dökemezsin o anları. Ama küme düştüğümüzde benimle dalga geçen arkadaşlarımdan çok güzel aldım intikamımı. Buradan bir tekstilci arkadaşımdan 7 metrelik bir bayrak aldım. Götürdüm İsviçre’ye. Bizim arkadaşlarımızın bir restaurantı vardır orada. Götürdüm oraya astım bayrağı. Bir dahaki senenin şampiyonu belli olana kadar orada kaldı o bayrak. Boşuna demiyoruz biz alışkındır Bursasporlu son gülen olmaya. Allah bize o bayrağı bir daha astırmayı nasip etsin.

Sizde İsviçre’de yaşayan bir Bursaspor taraftarısınız. Gurbetteki taraftarlarımızın sıkıntıları nelerdir? Sıkıntılarımızın temel kaynaklarında iletişimsizlik var aslında. Mesela oradaki Bursasporlular bir nebze daha maddi açıdan rahatlar. Niye Avrupa’da ki maçlarda lisanslı ürün satmak için bir organizasyon olmuyor anlamış değilim. Orada ki taraftarlarımızın ben gerçekten de bu işin karşılığını verebileceklerine inanıyorum. Ayrıca bizler uzakta olabiliriz ama Bursaspor’dan ya da futboldan kendimizi soyutlamış değiliz. Şimdi siz scoot falan diyorsunuz. Gelsinler bizler bu arkadaşlarımızı misafir edelim. Bizde oralarda maçlar izliyoruz. O arkadaşlarımıza bizlerde birkaç isim önerelim. Onları da izlesinler. Maalesef bu iletişimi karşılıklı olarak kuramıyoruz. Gerçi bu iletişim Bursa’da ki insanlarla dahi kurulamıyor şu an. O yüzden bizim böyle konulardan dert yanmamız komik oluyor biraz. Temennimiz; Bursaspor’u daha fazla Avrupa da mücadele ederken görmek ve de her Bursasporlu taraftar gibi mücadele eden, korkmayan, ısıran, saldıran kaybettiğinde dahi böyle oynasınlar yenilseler de olur dedirttiren bir takım izlemek.

Hazır Scoot demişken sizde aslında Bursaspor’un Intertoto kupasındaki efsane kadrosunda bulunan Ercüment Şahin’in transferinde büyük pay sahibi olan bir insansınız. O transferi bize biraz anlatabilir misiniz? Ercüment o aralar Zürich te top oynuyordu. Benimde bir arkadaşımın Zürich te göl kıyısında bir restaurantı var oraya gittim. Arkadaşlarla oturup sohbet ederken baktım Ercüment bir masada yalnız başına oturuyor. Ercüment’i bende oynadığı takımda falan birçok kez izledim. Arkadaşlara sordum Ercüment değil mi bu çocuk diye. Bana evet hocası kadro dışı bırakmış dediler. Ben şakasına alalım bunu Bursaspor’a dedim. Adam orada git konuş dediler bana. Ben bir süre sonra gittim Ercüment’in yanına anlattı durumu. Konuştuk biraz. Bursaspor deyince ben neden olmasın dedi. Ben hemen restaurantın telefonundan Bursa’ya telefon ettim. O zamanlar yönetimde birkaç tanıdığı olan Ömür ağabey diye bir ağabeyimiz var. Ona anlattım durumu. Bana biraz beklememi, yarım saat sonra döneceğini söyledi. Yöneticilerle konuşmuş Ömür ağabey sor bakalım ne kadar istiyormuş dediler. Ben oturdum Ercüment ile pazarlık yaptım. 45 bin İsviçre Frangına anlaştık. Bonservisi de elinde zaten. Ben tekrardan telefon ettim koşulları anlattım. 20 dakika sonra telefon çaldı. Bana dediler iş tamam biletini göndereceğiz atlayacak uçağa gelecek. Sonra da imzayı atacak. Böylece Ercüment Şahin Bursaspor’a transfer olmuş oldu.

Size hiç unutamayacağınız bir maç ve bir gol desek ne dersiniz? Hiç unutamadığım maç Bursa da ki 5-0’lık Beşiktaş maçı derim. Rahmetli Vedat Okyar o zaman yeni transfer olmuştu Beşiktaş’a. Onun bile maç sonuna doğru Bursasporlu futbolculara dönüp yeter atılır mı bu kadar diye isyan ettiğini hatırlarım. Hiç unutamayacağım bir gol dersek Bursaspor Fenerbahçe maçı var. Fener’in sol bekte ya Levent var ya da Yılmaz. Mesut topuk hareketleri falan yaparak korner bayrağına indi ceza sahasına orta yaptı. Fener’in kalecisi ön direkte topu aldı elinden kaçırıp kaleye soktu. Hiç unutamam o golü hala hatırlarım.

Siz Bursaspor’un kuruluşundan beri bir çok maçını izlemişsinizdir. Hiç unutamayacağınız futbolcular kimlerdir? Çok topçu geçti tarihimizden. Birçoğu da hafızamda iyi yer etmiştir benim. Ama ben Mesut-Ersel ikilisini hiç unutamam. Onlar birbirleri olmadan düşünülemezdi. Gözü kapalı paslaşırlardı birbirleriyle. İkisi de muazzam futbolculardı. İkisinin de karakteri çok sağlamdı. Ersel’in maç içinde omzu çıkardı top ayağından gidene kadar bırakmazdı. Stoperimizde İsmail vardı o yerleştirirdi kolunu Ersel devam ederdi oyuna. Mesut’a dair bir anı anlatayım sizlere. Mesut Bursaspor’a para kazandırmak için Beşiktaş’a transfer olmuştu o zamanlar. Bursa’ya geldi ilk defa Beşiktaş formasıyla. Tribünler karman çorman herkes küfrediyor Mesut’a. Mesut resmen ilk yarı oynamıyor. O eski Mesut değil. Devre arası oldu soyunma odalarına giderken bir küfür tufanı daha. Mesut çıktı ikinci yarı hala oynamıyor. Belli yani Mesut’un içinden oynamak gelmiyor. Küfürler devam ederken bir baktı döndü tribüne. Yüzünü gördüm ben Mesut’un. Sonra bir başladı oynamaya resmen hallaç pamuğu gibi attı bizi. Bir tanede gol attı eğdi başını önüne gitti. Sevinmek için yanına gelen Beşiktaşlıları itti. Bir adam düşünün ki para kazandırmak için gittiğiniz takımın taraftarının küfrüne maruz kalacak. Sonra gol atacak ve attığı gole sevinmeyecek. Bu kadar karakterli adamlardı o zamanın futbolcuları.

Bursaspor’un altın 11’ini sorsak size? Bu altın 11’e bir hoca ve bir de başkan? Rasim Kara, Arap Cemil, Orhan Özselek, Kemal Batmaz, Vedat Okyar, Mesut Şen, Ersel Altıparmak, Sedat Özden, Nejat Biyediç, Ahmet Tuna, Rial Selam. Hoca: Muhtar Tucaltan, Başkan: Selahattin Kaya

Şimdi size tek kelimelik sorular soracağız gene tek kelimelik cevaplar isteyeceğiz. Gurbet ? Hasret Türkiye ? Önce Bursa Bursaspor ? Yaşam tarzı Şampiyonluk ? Anlatılmaz yaşanır Atatürk stadyumu ? Mabet Bursa ? Küçüklüğümde daha güzeldi Bayrak ? Babam Amigo ? Orhan Kaptan ? Orhan Özselek Arma ? Yeşil-Beyaz

Söylemek istediğiniz son sözlerinizi alsak sizlerden. Kimlere seslenmek istersiniz neler söylemek istersiniz? Gençlere seslenmek istiyorum ben. Görüyorum Bursaspor için çalışan sizler gibi çok değerli kardeşlerimiz var ve gerçekten oldukça da bilinçli eğitimli arma aşkıyla dolu bir nesil geliyor aşağıdan. Sizler için söyleyebileceğim bir şey yok zaten Allah her daim yardımcınız olsun. Sizin gibi olamayıp İstanbul muş şuymuş buymuş işleriyle uğraşanlara sözüm; boş boş işlerle uğraşmasınlar, Şehrine sahip çıksınlar. Şehrinin uşağı olsunlar.

NOT: Bizleri kırmayıp röportaj teklifimizi kabul eden Mehmet Beklen abimiz; Senin gibi hayatı Bursaspor olmuş insanların ağzından tarihimizi dinlemenin, eski oyuncularımızı seninle birlikte yaşamanın bizlere verdiği zevki kelimelere dökmek inan ki çok zor. Yeni şampiyonlukları kucaklarken sahadakiler, tribünlerde sarılıp ağlamak, pasajda nice galibiyetleri kutlamak dileğiyle sağlıcakla kal. Sakın unutma aramızdaki mesafeler uzak olsa da, kalplerimiz her zaman yan yana…

 

Röportaj: Adnan Batır, Dilhan Ocakbaşı.

Bursasporluyuz.net