Sezon öncesi incelemesi: Bursaspor

2009-10 sezonunda şampiyon olarak dördüzlerin hegemonyasını kıran Bursaspor'un bir devrim yarattığı söylemi kulağa ne kadar hoş geliyorsa da pek gerçekçi değil, çünkü devrime ihtiyacı olan Türk futbolundaki yapısal sorunlar hâlâ devam ediyor. Buna rağmen yeşil beyazlıların başarısı, şimdiye kadar şampiyonluğun eşiğine gelmiş Anadolu kulüplerinin aşamadığı psikolojik eşiğin daralmasına hizmet etti. Sürpriz şekilde şampiyon olmuş bir takımın (örneğin, yıldız oyuncularını ekonomik açıdan büyük rakiplerine kaptırması gibi nedenlerle) ertesi sezonlarda düşüş göstermesi, sadece Bundesliga'da değil, dünya futbolunda gayet alışık olduğumuz bir durum. Bursaspor, Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılmanın avantajıyla öncelikle yıldızlarını elinde tuttu. Ardından, Devler Ligi'nde varlık gösterememesine rağmen, ligin ikinci yarısına girerken şampiyonluk iddiasını koruması, Beşiktaş ve Galatasaray tel tel dökülürken sezonu üçüncü sırada bitirmesi nedeniyle bu riskten alnının akıyla sıyrılmayı başardı. Ertuğrul Sağlam, şampiyonluk fırsatını yakalayınca sonuna kadar kovalamak, ama ilk beşin dışında kalmayı kesinlikle düşünmemek gibi gayet akılcı bir politika izliyor. Bu sayede kulübe bir başarı mentalitesi kazandırmayı; belli bir dönemde değil, her dönemde zaferleri kovalayacak bir yapıyı kazandırmaya çalışıyor. Bu sezon da bunu başarma konusunda güven duyulacak bir portre çiziyor. Sağlam, bir diğer önemli hedefi olan, Avrupa tecrübesini ve takım puanını artırma planını gerçekleştiremedi. UEFA Avrupa Ligi maçları nedeniyle resmi maç açısından sezona erken başlarken, hemen her takımımızda olduğu gibi, takım yapısını oturtamamasının sıkıntısını çekti. Gomel'i kendi evinde 2-1, deplasmanda 3-1 yenerken o meşhur "kırılma anları"nın faydasını gördü. Play-off turundaki rakibi Anderlecht, ideal durumdaki bir Bursaspor'un kolaylıkla geçebileceği bir rakipti, ama kendi evinde 1-2 yenilmenin ardından deplasmandaki baskılı oyuna rağmen 2-2 berabere kalınca, bir sonraki sezon tekrar Avrupa arenasında yer alsa bile alt torbalarda yer almanın dezavantajını yaşamaya mahkum oldu. Ertuğrul Sağlam, bu hayalkırıklığının sebebi olarak gördüğü disiplinsizliği, şampiyonlukta büyük pay sahibi Volkan Şen ve Sercan Yıldırım gibi iki önemli yıldıza ve yaz döneminde transfer ettiği İbrahim Kaş'a keserek bu oyuncularla yollarını ayırdı. Zor bir karar, kısa vadede sıkıntı yaratabilir, ama uzun vadede bu anlayışa sadık kalınırsa Bursaspor'a çok şey kazandıracağı kesin. Bu son dakika ayrılığı nedeniyle transferde ek çaba sarf eden Bursaspor'da yeni gelen oyunculara kısaca bir göz atalım: Scott Carson: Yeşil beyazlıların Petkov'dan sonra kalede tecrübeli yeni bir isme ihtiyaçları vardı ve Carson bu konuda ideal bir isim. Maçı kurtaran kalecilerden değil, ama takım arkadaşlarına güven veren bir oyuncu. Teteh Bangura: Çocuk yaşta Milan'ın bile ilgisini çeken Sierra Leoneli oyuncu, geçtiğimiz sezon İsveç liginde gösterdiği performansla göz doldurdu. Ülkemizde atletik hücumcuların iş yaptığını düşünürsek Türkiye'de de yıldız konumuna gelecektir. Alfred N'Diaye: Defansta olduğu kadar, defansın önünde de oynayabilen bir oyuncu. Bursaspor'un en güçlü hattına önemli bir katkı. Prince Tagoe: Bundesliga ekibinde başarılı olamayıp geçtiğimiz sezon Partizan'a kiralanan forvet, fizik gücü ve ikili mücadeleler ile ilgili sıkıntısını belli ediyor. Michael Chretien Basser: Ali Tandoğan'dan sonra sağ bek mevkiinde büyük sıkıntı yaşayan Bursaspor çözümü Basser'de buldu. Ancak oyuncu geçen sezon Fransa'da sadece 4 maça çıktığı için ligin başında beklenenin uzağında kalabilir. Stanislav Sestak: Geçen sezon Ankaragücü ile gösterdiği performans ile beğeni toplayan oyuncu neredeyse garanti bir transfer. Bu sezon sıfırdan oluşan hücum hattına rekabet getirecek. Adem Koçak: Ertuğrul Sağlam'ın özellikle istediği bir isimdi. Orta sahanın böyle bir takviyeye ihtiyacı olduğu da açık. Deniz Aslan: Ajax altyapısı almış, genç bir oyuncu. Savunmada oynuyor. Cemal Kaldırım: Kayserispor'dan Hasan Ali Kaldırım'ın kardeşi olan genç gurbetçi, savunma mevkiinde oynuyor. Hazırlık maçlarında süre bularak takımda bir geleceği olduğunu gösterdi. Musa Çağıran: Sercan Yıldırım transferinden dolayı gelen genç bir oyuncu. Fatih Terim bu yaz epey bir genci gözden çıkardı zaten. Musa'nın bu yaz Timsahlarda forma şansı pek yok, ama ileri de kim bilir. Barış Örücü: Alman altyapısından yetişmiş 19 yaşında bir orta saha oyuncusu. Geleceğe yatırım. Yeni sezona sağlam bir savunma ve beklenti yaratan bir hücum hattıyla giren Bursaspor'da en büyük sıkıntı orta sahada yaşanacak gibi görünüyor. Yaratıcı ve oyunu yönlendirici isim konusunda hedeflerine ulaşamayan takım, mücadele ve dayanışma ile açığını kapamaya çalışacak. Şike soruşturması ardından TFF, Kulüpler Birliği ve yayıncı kuruluşun getirdiği play-off sistemi sürprizlere açık (amaç da bu zaten), ama play-off öncesinde Bursaspor'un ilk altı takım arasına gireceğine güvenle bakılabilir. Ancak Ertuğrul Sağlam'ın oyunculara kazandırdığı mantalitede bir kayıp yaşanmazsa ligi tekrar üçüncü bitirmeleri sürpriz olmaz.

 

Goal.com

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu