Pablo Martin Batalla’yla 60 metre…

Johann Cruyff‘futbol basit oyun’ demiş ve eklemiş:   ‘Ama basit oynamak çok zor!’   Perşembe günü Bursaspor- Eskişehir maçını izleyenlerin Pablo Martin Batalla’nın çaprazdan doksana taktığı golü çok beğendiklerine eminim.   Bana soracak olursanız golün güzeli, ikinci goldü.   Frikikten atılan golde sadece yetenekten söz edebiliriz.   İkinci golde ise bir futbolcuda olması gereken neredeyse tüm özellikler ‘başyapıt’ kıvamında sahnelendi.   Çabukluk, akıl, varyasyon, yardımlaşma, paylaşma, akıl, sezgi, özgüven, sürat vb…   32 kısım tekmili birden vardı bu golde.   Futbolun mahkeme, dava, şike, soruşturma, gözaltı, tutuklu, avukat, savcı, hakim, dosya, rapor, tanık, duruşma vs sözcüklerle anıldığı şu günlerde…   Batalla’nın bu golü, ‘karartmayın enseyi, futbol yaşıyor hala’ dedirten cinstendi.   Çölde suydu, sevgiliyle vuslattı, ağır ve zorlu kıştan sonra kavuşulan bahardı…   Kendi sahasında orta yuvarlağın da gerisinde, rakip kaleye 60 küsur metre mesafede buluştu topla Batalla.   Ve başladı sürmeye. Sürdü sürdü sürdü. ‘İyi güzel de biraz ağır adam’ eleştirilerine inat, bu topla diriplingi sırasında hiçbir Eskişehirli yakalayamadı, yakalamaya teşebbüs bile edemedi Pablo’yu…   Rakip ceza alanı yayına kadar götürdü topu. İki seçeneği vardı:   Ya soldan gelen Ozan İpek’le yapacaktı kombinasyon, ya da sağdan gelen Sebastian Pinto ile. Baktı, bekledi, düşündü…   Özgüven işte bu. Panik yok, şaşkınlık yok, ne yapacağını bilememezlik yok.   Sabır var, akıl var, özgüvenin ağababası var.   Pinto, içeri kat eder gibi yaptı, defansın dikkatini üzerine topladı.   Bu ‘feyk’i yaptıktan sonra dışarı kaçtı. Batalla’da topu ona attı.   Pinto topu istediğini herkese ilan eden bu hareketle defansın tüm dikkatini üzerinde topladı. Bir değil iki kişi birden hareketlendi Pinto’ya doğru. Bir de kaleci!   Batalla’da 60 metredir top sürdüğü bu koridorda yoluna devam etti.   Pinto’nun koridorda tek başına kalan Batalla’nın önüne atacağı top ‘basit oynamanın zorluğu’ anlamında, ders niteliğindeydi.   Artık Batalla istese kaleye yürür, istese yavaşça topu kaleye bırakır, hatta istese topun üzerine basar, çaresizlikten yatarak ve kayarak önünden ‘vıjj’ diye geçen Eskişehirliyi ‘çarşı’ya gönderdikten sonra atardı golü.   Yapmadı, rakibi aşağılamadı!   Sadece yavaşça bıraktı topu kalenin içine.   Cruyff’la başlamıştık Cruyff’la bitirelim.   ‘Bence en güzel gol’ demiş Cruyff, ‘son adamın kaleye topla birlikte yürüyerek girdiği goldür…’   ‘Son an’a kadar pas yapmanın gerektiğine işaret etmek için.   Batalla’da istese topla birlikte girebilirdi kaleye, hem de yürüye yürüye.   Siz söyleyin şimdi, tek vuruşun doksana takıldığı yeteneğe dayalı üçüncü gol mü güzel, içinde her şeyin ama en önemlisi kolektif akıl ve paylaşımın olduğu ikinci gol mü?     Adnan Baştopçu Olay

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu