Golle süslesinler e mi sizi?

Golle süslesinler e mi sizi? Maçtan saatler önce kılkuyruğun biri ‘Abi galiba çok iyi oynayıp tek golle falan yenileceğiz sanırım’ dediğinde Bursaspor’un başına ne geleceğini anlamıştım da bu kadarını beklemiyordum.

Maç sonunda bu kardeşimize yönelik ve ‘Senin öngörünü…’ diye başlayan sitemden hem hakemlere, hem ayakları kontrolsüz biçimde beyninden önce çalışan Bursaspor ortasaha elemanlarına hem de Bursaspor taraftarına da pay biçmeyi düşünüyorum şimdi…

Önce hakemler;

Kapalı’ya yakın çizgide görev yapan Bahattin Duran; Volkan Şen, İsmail’le didişe didişe Beşiktaş kalesine inerken anlamsız bir uyarıyla maçı durdurdu ya, orada yine (Bir kez daha Allah kahretsin…) inandım ‘hiç beklemediğim’ şeyler olacağına. Faul mü? Delirmiş olmalısınız!

Dünya Kupası’nda Cüneyt Çakır reisliğinde maç yönetmiş hakem kadrosu, yine Kartal’ın sahasına süzüle süzüle inen bir güzelim Bursaspor topuna Sivok’un eliyle (Bilerek isteyerek, kolunu böyyyle uzatata uzata…) yön vermesini de ‘oluyor böyle şeyler buralarda’ tevekkülüyle geçiştirdiğinde, gerçekten bir sigara yakıp, Kapalı’dan sahaya yönelen veciz ifadeleri sonuna kadar hak ettiklerini düşündüm. Gazetecilik açısından süper ancak hakemlerimizin yetenekleri bakımından çok acı bir fotoğraf Bursa Hakimiyet’ten Barış Yalım’ın çektiği. Meraklısı buradan bakabilir…

İki çok önemli pozisyon hakemlerin takdiri ilahisiyle Beşiktaş hanesine güven, onun dışında o yörede kalan herkese de ‘sinir’ olarak geri döndü sonuçta.

Ayıp ettiler biraz… (‘Biraz’ lafını burada terbiyemi bozmamak için kullanmayı tercih ediyorum)

Bursaspor’un orta saha elemanları;

Bu arkadaşlarımız, bize son 10-15 yılın belki de en iyi Bursaspor’unu izlettiler ilk yarıda. ‘Gol atmayıp sabaha kadar böyle oynasınlar izlerim’ duygusunu 4-5 gole değişmem gerçi ama futbol bu; gönül gol istiyor, başka türlü tadı çıkmıyor… Neymiş Veli Kavlak ve Attiba, Kartal’ın ortadaki en haraketli ve dirençli elemanlarıymış. Ozan Tufan ve Bellucchi önünde pek göremedik ilk 45’te kendileri. İkinci yarıda ne olduğu önemli değil cidden.

Hatta daha ileri gidip ilk yarıda, muhteşem oyun zekası, inanılmaz sakinliği ve neredeyse tamamı doğru yere ulaşan paslarıyla Ozan Tufan’ın tek başına Beşiktaş’ı sahasına hapseden komutan olduğunu bile yazabilirim. Fernandao, Bakambu (Neler yaptı öyle, o neydi be hatta…), Volkan ve Josue’nin Kartal’ı şaşkına çeviren hatta afallatan girişimlerini kontrol eden, dozunu ayarlayan, çıkış noktasını saptayan adamdı Ozan… Ancak aynı bitiricilik ve kararlılık Bursaspor’un uç elamanlarında mumla arandı… Büyük efor, büyük performans, büyük oyun ama sayı öncesi son paslaşma ve gol vuruşlarında 3. Lig performansı… Volkan’ın son pas tercihleri, genellikle rakibin üstüne oturmayı seven Fernandao’nun bir türlü olması gereken asıl vuruş noktasına varamaması… Işıl ışıl parlayan Ozan ve hemen arkasına takabileceğiniz Josue’nin üstün gayreti, ileri elemanların nihayete bir türlü ermeyen çabaları yüzünden güzel bir hatıra olarak kaldı hafızamızda. Bilic’i telaşlandıran bu oyun ilk yarının sonunda Bursapor için sadece ‘ne oynadık bee’ ifadesiyle oyalanmamızı sağladı.

Derken Basın Tribünü'nde diğer yanımda oturan diğer kılkuyruk da, ‘yazık olacak bir gol atamazsak bu oyuna’ buyurunca, maçtan önce girişteki tahminde bulunan diğer yanımdaki ilk kılkıyrukla aralarında sohbet etmiş olabilecekleri düşündüm. Bir rastlantı olduğunu varsayarak ikinci yarıyı karşıladım ama ikisinin de aynı gün içinde futbolun şansla pek ilgisi olmayan, futbol oynamaya çalışan takıma karşı, daha çok hakem-beceriksizlik ve rakibin öyle ya da böyle kendine gelmesi gibi unsurlarla oluşturulmuş kötümser kısmından beslendiğini kabullenmek zorunda kaldım. (Oysa bu Bursaspor bir harikaydı dostum!)

Sonrasını biliyorsunuz zaten; Beşiktaş toparlandı, hakemler hakkında konuşmayayım tamam ve ikinci yarıdaki beceriksizlikleri de anlatmayayım…

Peki Bursaspor taraftarı;

Çok soru var ama en önemlisi galiba şu:

Bu nefretle daha kaç yıl?

Hakeme küfür etmek, edelim, cezasını çekelim, eyvallah…

Kendini yırtan, elinden geleni yapmaya çalışan ama bazen işler umduğu gibi gitmediği için istediği pası atamayan, o topa yetişemeyen tuttuğun takımın oyuncusunu, kulakları tırmalayan aşağılamalarla sahaya gömmen… Hadi buna da eyvallah…

Fakat arkadaş, kafası yarılmış kanlar içinde kalmış bir futbolcuya bu hareketi yapan adamını alkış yağmuruna tutman ve üstüne pozisyon sonrası tedavi anını cenaze havasına büründürüp tekbirlerle Beşiktaş nefretini daha da keskinleştirmen…

Bana kızmak bir şey değiştirmiyor…

Yerde bir insan var ve yaralanmış…

Daha kötü bir şey de olabilirdi ve o sıkıntılı anlarda Bursasporlu oyuncular da Sivok’un başındaydı.

Koca bir ayna olsaydı tribüne doğru tutardım…

Bu duruma düşmeyi hak ediyor musun onu sormak lazım kendi kendine…

***

Hasılı bir maç daha geldi geçti Atatürk Stadyumu’nda.

Bursaspor’un yarattığı ama ikinci yarıda pek esmeyen o müthiş ilk yarı futbol rüzgârının tadını uzun yıllar unutacak adam var mı bilmem.

Fakat benim hanemde 'En İyi İlk Yarılar' arasına çoktan girdi bile…

Gol mü yok?

Golle süslesinler e mi sizi?

 

Rıza Ertekin / Yeni Eksen

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu