TRİBÜN
Çarşamba günü Galatasaray ile kupa yarı finali rövanşı var. Maçın önemi zaten malum. Bu önemli karşılaşmanın bir diğer boyutunu ele almak istedim; o da tribün. Bursaspor taraftarı hapşırsa bunu h…r ! dediler diye rapor edip ceza kesen bir federasyon sayesinde erkek taraftarlar yaklaşık 2 aydır Atatürk Stadı’na giremiyor.
Bu nedenle Galatasaray maçı adeta vuslat kabilinde ve kurtların döküleceği bir maç. Ama küfür olayına “Aman dikkat” diyorum zira federasyon sezon sonuna kadar ceza kesmek için aportta bekliyor.
Bu maç tribün desteği çok önemli; ama maça dahil olan karşı takımı, hakemi ve tabi ki bizim futbolcularımızı etkileyen tribün desteği şart. Yani 80 ve 90’lardaki tribün desteğinden bahsediyorum. Konuyu daha iyi anlatmak için eskilerden birkaç tribün anısı ile yazıya devam edelim.
YIL 1990…
Önceki sezonu, gol rekoru kırarak şampiyon bitiren Fenerbahçe, dünyaca ünlü Schumacher’li kadrosuyla Bursa’ya geliyor.
Maç başlıyor…
İstanbul ekibi ilk yarıyı 2-0 önde kapatıyor. İkinci yarı takımlar sahaya çıkıyor. Kaptan Ahmet Suphi, Teksas’ın tellerine kadar kendiliğinden gelip yumruklarını sıkıyor ve “bağırın alacağız maçı” diyor.
Bütün stat ayağa kalkıyor “Oley oley haydi haydi gol” tezahüratı yapılırken kale arkasındaki saç levhalar sesin şiddeti ile sallanıyor. Zaten o tezahüratın o şekilde bir daha yapıldığına hiç şahit olmadığımı belirtmek istiyorum. Durum 2-1 oluyor, taraftarlar adeta bademcikleri ağızlarından çıkacak gibi bağırıyorlar (yani kimse playback yapmıyor) derken 2-2 oluyor. Stat adeta yıkılıyor ve 3-2 öne geçiyoruz.
Hatrick yapan küçük Erhan 4. gole giderken hakem Sadık Deda maçı bitiriyor. Tribündeki 7 bin Fenerli şok içindeyken Bursasporlular zaferi kutluyor.
YIL 1997…
İki bin kişi ile Zeytinburnu deplasmanı…
Maç öncesi Zeytinburnu Stadı'nın arka taraflarında satırlar döner bıçakları havalarda uçuşuyor. Ev sahibi ekibin seyircileri, Bursasporluların sağlam duruşu ile ellerindeki aletleri uzaktan atıp kaçıyorlar.
Maça giriyoruz, hava gergin karşılıklı küfürleşmeler falan maç devam ediyor.
Maçın ikinci yarısında alkış temposu ile "BURSASPOR SEN ÇOK YAŞA" tezahüratına başlıyor. 1-5-10 derken tam 35 dakika hiç susmadan iki bin kişi ile, bu tezahürat gittikçe artan bir tempoda bağırılıyor ve golü atıp 1-0 öne geçiyoruz.
Dışarıda kavga edilen, içeride küfürleşilen Zeytinburnu seyircisi bile birden ayağa kalkarak Bursasporlulara doğru dönüp alkışlamaya başlıyorlar. Maçı Bursaspor 1-0 kazanıyor.
Bu maçtan birkaç yıl sonra konuştuğum Fener tribününden bir arkadaşım, “Bizim ev stadın yanında, sizin seyircinin tezahüratı bir türlü kesilmeyince balkona çıkıp videoya çekmiştik” diyor.
YIL 1998…
Bursa'da Gaziantep ile oynuyoruz…
"BURSASPOR SEN ÇOK YAŞA" alkış temposu ile ağır ağır yine başlıyor.
Kale arkasından başlayan tezahürat gittikçe stada yayılıyor. Antep öne geçiyor, susulmuyor, 2-0 yapıyorlar yine susan yok. Takım skoru 2-1'e getiriyor. Ardından Antep 3-1 yapıyor taraftar ‘yenen gol anında’ bile inadına daha da delirip ayakları ile koltuklara vurarak tempo tutup söylüyor.
Tribün bağırdıkça gol yiyoruz ama insanlar ağlayarak bağırmaya devam ediyor. Derken 3-2 ve 3-3 oluyor. Süre yetse 4-3 de olacak.
Gaziantep Başkanı bu maçtan sonra “Bu taraftar bende olsa şampiyon olurum” diyor.
Bu tip, yani tamamen tribünlerin refleksi ile bir diğer değişle asist ve golleri (!) ile alınan, Gençlerbirliği, Karşıyaka, Rize, Beşiktaş maçları gibi çok örnekler var. Yani “Skor elde edilmeden” verilen efsane desteklerle alınan, kısacası “Taraftarın aldığı” maçlar var.
Bir de son zamanlarda ortaya çıkan yani skor netleştikten sonra biraz da tribün jargonu için yapılanlar var. Bursa’daki Fener Kupa maçı, Ankara’daki Fener Kupa finali ve 6-0lık Galatasaray maçı gibi… Bunlar da bizi gururlandırıyor; ama skora faydası olmuyor.
Şimdi önümüzde Galatasaray kupa yarı finali var. Ben açıkçası yukarıda anlattığım gibi bir tribünü tercih ediyorum. Ha bu desteği verirsin olmaz (bu şekilde bir destekle olmadığını hiç görmedim o ayrı), o zaman kaybettiğin belli olsa da tribüncülük mesajını verirsin; ama önemli olan skor netleşmeden o stadı tezahüratlarla inletmektir. Bu tarz tribüne, yani 80 ve 90’lardaki tribünlerimizin ruhuna dönüş için, Galatasaray kupa maçı iyi bir başlangıç olabilir.
Öyleyse haydi bakalım Eski Teksas, Teksas, Radikal Teksas, Maraton Platformu, Açıkkale ve hatta Numaralı…
O stadı Aslan’a dar etmek sizlerin elinde.
Finale efsane bir tribün ile çıkalım.
Tarık Çapçı