Gançev “O maçtan sonra ağladım!” 

Hatırlayın InterToto dönemini…

Hangimiz unutabilir Musisi’yi, Ercüment’i, Baliç’i, Gançev’i…

İşte o hafızalarımıza kazınan kadronun en önemli isimlerinden birini konuk ettik dergimizin “Efsane Söyleşiler” bölümüne…

1992 yılında adım attığı Bursaspor’a 10 yılını vermiş birisi…

Unutulmaz kalecimiz Ivko Gançev Ivanov

Şimdilerde Gaziantep Belediyespor’da yardımcı antrenörlük yapıyor…

Ancak ikinci yuvam dediği Bursa’yı ve Bursaspor’u hiç unutmuyor…

Fırsat buldukça Bursa’ya gelip yıllarını geçirdiği bu şehrin havasını solumayı, eski dostlarla kucaklaşmayı ihmal etmiyor…

Yine öyle bir ziyaretinde bir araya geldik Gançev’le…

Her zamanki hoş sohbeti, daha da iyi seviyeye gelmiş Türkçesi ve bize kahkahalar attıran esprileriyle keyifli mi keyifli bir röportaja imza attık…

Demek güzel izler bırakmışız ki hala Bursa’da gezerken insanlar yolumu kesiyor” diyor…

Bursaspor sevdası benim için bambaşka” derken gözlerinde anılar canlanıyor, “O gün orada olmayı çok isterdim. Maç bittikten sonra ekranın başına oturup sevinçten ağladım” diyerek 2010’daki şampiyonluğun kendisine neler hissettirdiğine bu cümlelerle vurgu yapıyor…

Sözü fazla uzatmadan dünün efsane kalecisi, bugünün başarılı hocası Ivko Gançev’e kulak verelim…

Artık size hocam diye hitap etmeliyiz sanıyorum… Kaç sene oldu Bursa’dan ayrılalı?

2003’te ayrıldım. 12 sene olmuş. Türkiye’ye 1992 yılında geldim. Bursaspor’da 7 sene oynadım. 1998-99 sezonunda 1 sene Rize’ye gittim. 2000’de tekrar Bursa’ya döndüm. 2003’te son kez buradan ayrıldım. Kısacası 12 senedir Bursa’dan uzaktayım.

 

Özlüyor musunuz burayı?

Tabii, özlemez miyim? Bursa benim için bambaşka…

Ne ifade ediyor Bursa ve Bursaspor sizin için?

Benim ikinci şehrim, yuvam Bursa… Benim doğduğum şehir Bulgaristan Stara Zagora… Ben oradan Bursa’ya geldim. 12 sene burada yaşadım. Benim için çok önemli bu şehir. Türkiye’de herkes beni Bursaspor sayesinde tanıyor. Şehir içinde geziyoruz, oğlum “Seni Türkiye’de, Bursa’da daha fazla tanıyorlar. Stara Zagora’da bu kadar tanınmıyorsun” diyor (gülüyor). Çok dostum var burada. Gelince herkesi görmeye çalışıyorum. Zaman kısıtlı olunca birkaç gün içinde herkesi görmeye uğraşıyorum. Bursaspor’a geldiğimde iki yöneticimiz vardı. Birisi Mustafa Yedikardeş, diğeri Mesut Moral’dı… Bir de Mümin Canbaz vardı… Ben onlar sayesinde gelmiştim Türkiye’ye. Onlarla hala çok samimi dostuz. Her gelişimde onlarla bir araya geliriz.

 

Hocam biraz eskiye dönelim. Sizin oynadığınız dönemlere, InterToto yıllarına…

O dönem bambaşka bir dönemdi. O yıllardan beri hala kulüpte çalışan arkadaşlarımız var onlar bile söylüyor. O dönem hava bambaşkaydı. Dostluk ve arkadaşlık vardı. Herkes birbirine çok yakındı. Futbolcular, hocalar, personel birbirine bağlıydı, aile gibiydi. O bağ da hiç kopmadı. InterToto da gerçekten unutulmaz. Hala o yıllar insanların hafızasında. Biz tarih yazmıştık. Bursaspor orada gösterdiği başarı ile herkesin sevdiği bir takım haline gelmişti. Türkiye’nin takımı olmuştuk. Bizden sonra Bursaspor çok daha büyük başarılar yaşadı. Her şeyden önce şampiyon oldu. Ama bizi de kimse unutmadı. Karlsruhe maçı ne kadar talihsiz bir maç olsa da hala konuşuluyor. Tabi biz de o tarihi günlerin içinde yer aldığımız için ayrı bir gurur ve mutluluk duyuyoruz.

 

O yıllara ait unutamadınız çok maç vardır elbette… Sizin hafızanıza kazınanları bizimle paylaşır mısınız?

Hafızamda kalan bir Aydın maçı vardı. 1992 senesinde oynanan, deplasmanda 1-0 yenmiştik. Hiç unutmam Aydın’a 10 bin taraftarımız gelmişti. Ben deplasmana giden bu kadar çok taraftar görmemiştim daha önce. Bir Gençlerbirliği maçımız vardı aynı sene… Deplasmanda 1-0 kaybetmiştik. Belki 10-0 kaybedebileceğimiz bir maçtı. Çok kötü oynamıştık. 1-0 yenildik. Yaptığım kurtarışlar çok konuşulmuştu. Yönetim bile o zaman bana özel prim vermişti. Farkı önledim diye (gülüyor). Tabi InterToto kupasındaki hiçbir maçı unutamam. Onun dışında Beşiktaş ile bir kupa maçımız vardı. Normal süresi 1-1 bitmişti. Beşiktaş’ın kalesinde de o dönem Aumann vardı… Son penaltıyı ben atıyordum. Beni görünce şaşırdı, “Sen mi atacaksın bana penaltı” dedi. Ben de “Evet ben atacağım” dedim. “Atamazsın” dedi. “Sen git kaleye” dedim (gülüyor). Tabi ben attım penaltıyı. Rıza hocanın kullandığı son penaltıyı da kurtardım, maçı kazandık.

 

Hocam Bursaspor’un şampiyonluğunda ne hissettiniz?

Ben daha önce de söyledim. Çok enteresan anılarım vardır. Bulgaristan’da benim ilk takımım  Beroe… 1986 senesinde Bulgaristan şampiyonu oldu. Ben o zaman 20 yaşındaydım, şampiyonluk yaşadım. Bütün maçlarda banko oynamıştım. 1986’da Bursaspor da Türkiye Kupası kazandı. 2010 yılında Bursaspor şampiyon oldu, Beroe de o sene tarihinde ilk kez Bulgaristan Kupası’nı kazandı, ben o zaman da takımın yardımcı hocasıydım. Bu çok ilginç bir durum gerçekten… Bursaspor’un 2010 şampiyonluğuna gelecek olursak… Ben Bulgaristan’daydım. O maçı televizyonda izledim. Çok heyecan yaşadım. Bir arkadaşımızla beraber izledik maçı. Maç bitti, o kadar stres yapmışım ki sonuçla birlikte oturdum ağladım… Çok mutlu oldum. O an orada olmak istedim. Ne bileyim, benim için çok başka bir duyguydu Bursaspor’un şampiyon olduğunu görmek.

 

Bursaspor’un kalecilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Geçen sene Harun çok başarılıydı. Çok beğendim performansını. Bu sene Mert de iyi… Tabi o da yeni geldi buraya. İkinci devre çok daha iyi olur. İki kaleci de çok iyi bana göre.

 

Bursaspor’da oynadığınız dönemde en iyi kaleciler size göre kimlerdi?

Benim dönemimde Fenerbahçe’de Engin (İpekoğlu) vardı, Rüştü (Reçber) gerçekten iyi kaleciydi. Taffarel Türkiye’de gelmiş geçmiş en iyi kalecilerden biriydi.

 

Şuan Gaziantep Belediyespor’da yardımcı antrenörlük yapıyorsunuz. Orada hayat nasıl gidiyor?

Bir senem daha var orada. Geçen sene takım biraz kötü durumdaydı. Beklenti çok büyüktü. Çok büyük para harcandı. Ama sezonu orta sıralarda zor bitirdik. Ama bu sene iyi başladık. İlk yenilgimizi 11. haftada aldık. Son dakikalarda talihsiz bir gol yedik. O ligden çıkmak biraz zor tabii… Ama iyi gidiyoruz…

 

Size Bursaspor dendiğinde hangi cümlelerle ifade edersiniz Bursaspor’u?

Benim ikinci sevdam… İlk sevda Beroe, çünkü orada başladım futbola. Beroe’nin de renkleri yeşil beyazdır… Bursaspor da ikinci adresim…

Bursaspor’a transfer olurken, renklerimizin yeşil beyaz olması mı sizi buraya çekti yoksa?

Benim buraya gelişim tam bir maceraydı. Benim bir arkadaşımın akrabası Bursaspor’un yöneticisiymiş. Bulgaristan’a geldiler. Slavia Sofia’da oynuyordum o ara… Benim mukavele bitti, Levski’ye transfer oldum. Bulgaristan’ın yıldızları gösteri maçı yapıyordu. Lig henüz başlamamıştı. O maçta ben oynadım. Beni izlemişler. Sonra Levski’de antremanlara başladım. Mümin Cambaz ile Mustafa Yedikardeş oraya gelip görüşme yaptılar. Ben net bir cevap veremedim. 3 gün sonra yine geldiler. Ben Levski ile yine antrenmandayım. Bu sefer Mesut Moral ile Mümin Canbaz geldi. “Kulübün ne kadar istiyorsa vereceğiz” dediler, ben de “tamam yarın sabah imza atarız” dedim. Sonra ilk eşimle evliydik o dönemde. Türkiye’ye gelmek istemedi. Ben de Mümin Canbaz’a “Ben gelmiyorum” dedim. Eşimin gelmek istemediğini söyledim. Beroe takımından arkadaşım Mümin Kaşmer ile temasa geçmişler. Onunla görüşmüşler. Ertesi gün beni ikna ettiler ve kabul ettim. Bursaspor’a gelişim de böyle maceralı oldu.

 

Yıllarınızın geçtiği Atatürk Stadı’na gittiniz mi yakınlarda?

Bu gelişimde yeni stadı gezdim, geçen bayramda gelmiştim o zaman da oğlumla Atatürk Stadı’na gitmiştik.

 

Ne hissettiniz?

Anılar canlandı tabii… Oğluma anlattım, maçlarımızı burada oynuyorduk diye… Yeni stat da çok güzel olmuş.

 

Taraftarımızı da çok özlemişsinizdir…

Onları unutamam… Maça otobüsle gelirken tam stadın orada bizi coşkuyla karşılarlardı. Hep gözümün önünde… Son zamanlarda stat bizim dönemimizdeki gibi dolu değil. Biz şanslıydık ne yalan söyleyeyim. Bizim her maçımızda tribünler full olurdu.

 

O yıllardaki anılar, arkadaşlıklar aklınıza geldiğinde ne hissediyorsunuz? Mutlaka büyük bir özlem vardır…

Bunu gerçekten yaşamak ve hissetmek lazım… Seyirci gibi izlerseniz belki bir şey hissetmezsiniz ama içinde bulunursanız nerede olduğunuzu çok daha iyi hissedersiniz. Biz onu yaşadık.

 

Hocam bir de gelip geçmediniz buradan, çok uzun bir süre bu kulübün formasını giydiniz. Sizin de dediğiniz gibi Bursa sizin ikinci yuvanız olmuş…

Aynen öyle… Dışarıda dolaşırken hala insanlar tanıyor. Demek iz bırakmışız. Mesela otelde resepsiyondaki çocuk, “Aaa ben sizi ufakken izliyordum” dedi. Bunlar çok güzel şeyler. Ben burada hiç yabancılık çekmiyorum ki…

 

Bir gün Bursaspor’da çalışmak gibi bir hayaliniz var mı?

Olmaz mı tabi ki var… Geri dönmeyi her zaman isterim. Çünkü buradaki sevda bambaşka… Her yerde bunu yakalayamıyorsun. Bir iz bırakmışsın, devamı olsun istiyorsun. Kısmet tabi, inşallah bir gün olur…

 

O dönemki arkadaşlarınızla görüşüyor musunuz?

Eski dostlarla bağımız zor kopuyor. Çünkü eskilerin bağı daha kuvvetli. Sadece futbolcular değil, hocalar, personel… Birbirimizi hala arıyoruz. Selim’le, Adnan’la, Tunahan’la, Ümit’le, Mesut ile hep görüşüyoruz.

 

Son olarak o çok özlediğiniz camiamıza neler söylemek istersiniz?

Ben Bursaspor taraftarını kendi dönemimdeki gibi görmek istiyorum. O ateşli taraftarımız yine eski günlerdeki gibi olsun. Bursaspor sevdasını hiçbir zaman bırakmasınlar. Sonuna kadar destek versinler, kızmasınlar, küsmesinler. Ben onları çok özlediğimi söylemek istiyorum ve buradan da hepsine selam yolluyorum. Bursaspor bambaşka… Şimdi biraz zor dönemden geçiyor takım ama kadro çok iyi… O başarıları tekrar yakalayacak. Herkes ‘iyi futbolcular gitti’ diyor. Ama yerlerine yine iyi futbolcular geldi. Seneye bir iki takviye ile çok daha iyi seviyeye geleceğiz. Yeni stat bitiyor. Bence yeni statta Bursaspor çok kısa zamanda bir şampiyonluk daha yaşayacak. Ben buna çok inanıyorum. Zor gibi gözüküyor belki. Ama Bursaspor potansiyel ve güç sahibi olduğu için yakın gelecekte yeniden bunu başaracak. İnanın, bu ihtimal uzak değil…

 

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu