Ellibeş (55)
“Kulüpler Birliği” İlhan Cavcav önderliğinde şov yapmaya devam ediyor… Bir süredir grubun orkestra şefliğini yapan Cavcav, her toplantının ardından bu tek sesli koronun yeni bestelerini dinletiyor bize. Son bomba Futbol Disiplin Talimatı’nın 55. maddesi ile ilgili…
Tutturmuş, değiştirilsin de değiştirilsin…
Yani diyor ki özetle, ‘suç işlemeye devam edilsin’.
Bakın 55. madde ne diyor; 1-Müsabakanın sonucunu hukuka veya spor ahlakına aykırı şekilde etkilemek veya buna teşebbüs etmek yasaktır. Bir futbolcuya veya kulübe teşvik primi verilmesi de bu kapsamdadır.
2-Bu hükmü ihlal eden kişiler, bir yıldan üç yıla kadar müsabakalardan men veya hak mahrumiyeti cezasıyla; kulüpler ise küme düşürme cezasıyla cezalandırılır. İhlalin ağırlığına göre küme düşürme cezasına ek olarak puan indirme cezası da verilebilir.
3-İhlalde sorumluluğu bulunan kişi veya kulüplere ayrıca para cezası verilir.
Bu maddenin neresini değiştireceksin a Cavcav…
Hırsızlık yap, cezalandırılma, üstelik çaldıkların sende kalsın öyle mi?
Hadi Cavcav bu yaşananlardan çok bunaldı, yaşı da bir hayli var, ara ara halüsinasyon görüyor, kardeşim diğer kulüpler napıyor? Anadolu niye uyuyor, niye her şeye kafa sallıyor?
Asıl burada beni ilgilendiren mesele Bursaspor Kulübü’nün tavrı.
Bütün toplantılara Başkan İbrahim Yazıcı bizzat katılıyor.
Şimdi sevgili Başkan’a çok masumane bir şekilde soruyorum;
1) Türk futbolunun yeni konuştuğu ama bizim ciğerimizi 7 yıl önce yakan bu mevzu karşısında dik durmamız gerekmiyor mu? Ya da ne kadar dik durdunuz?
2) Söz konusu fikir ortaya atıldığında ilk sizin yumruğu masaya vurmanız gerekmiyor muydu?
3) Biz eğer 55. maddenin değiştirilme fikrine imzamızı atarsak, 2004 yılından bu yana yaşadığımız travmanın hesabını Bursa’ya kim, nasıl verecek sizce?
4) O yıl üzerimize oynanan oyunların hesabını artık sormayacağız anlamına mı geliyor bu tavır?
5) Bütün bunlara hangi kulüp menfaatlerini gözeterek ‘evet’ dediniz?
Şike de, buna teşvik etmek (başarılı ol ya da olama) de tek kelime ile suçtur…
Bu fikir, suçu meşrulaştırmak değildir de nedir Allah aşkına?
Sessiz kaldıkça, yönlendiren değil de yönlendirilen oldukça, biz daha çoook 34 maç oynar bir tane penaltı atamadan ligi bitiririz.
Hakem hatalarından dert yanıp, saç baş yolarız. ‘Hakkımız yeniyor’ diye bas bas bağırırız…
Hele hele ikinci şampiyonluğu buraya yazamıyorum ama bir daha rüyamızda(!) görürüz.
Toplantıda olan biri değilim, kim ne konuştu elbet kulaklarımızla duymadık. Ama genel anlamda biliyoruz olan biteni. Karşı çıkan olsaydı ‘aykırı tavırlar’ diye medyaya kocaman puntolarla yansırdı. Olmamış demek, oybirliği galip gelmiş.
Son sözüm şudur;
Ben bu şehrin insanı olarak ‘suçun meşrulaştırılması’ düşüncesine şiddetle karşı çıkıyorum ve bunu kabul edenlere de hakkımı helal etmiyorum…
Ola ki, 55. maddede istenildiği gibi küme düşme kaldırılır, maddenin ana hatları yumuşatılırsa, buna onay verenler asıl suçludur…
Bizim canımız yandı, futbolun köküne kibrit suyu döküldükçe de bizde ciğer miğer kalmayacak, anlaşıldı…
Sözlerimizi Arjantinli eski futbolcu Jesus Almeyda’nın ibretlik sözleriyle bitirelim:
"Biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. Bu tamamen düzmece bir dünya. Bizlere, basit bir oyun oynamamız için milyon dolarlar veriyorlar, ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. Ben sadece futbolcu Almeyda değilim. Ben bir babayım, bir insanım, bir çiftçiyim… Ve futbolun içinde kaldığım her gün gerçek Almeyda'dan uzaklaşıp kişiliğimi yitiriyorum."
Özge Yetişmişoğlu
Bursa Gerçek