Bursaspor seriye bağladı
Deneyimli teknik adam, belki 5 gün sonra oynayacağı Glasgow Rangers maçı için bazı oyuncularını dinlendirmeyi düşündü. Ya da sürekli şans vermediği isimlerin sisteme uyumları ve performansını görmeyi arzuladı.
Sebebi her ne ise. Bucaspor karşısında ilk yarıdaki takım oyunundan memnun kalmadığı belli olan Sağlam, ikinci 45 dakikaya hücumda Sercan, orta alanda İnsua’yı alarak başladı. Maçın hemen başında bir duran top organizasyonundan gelen gol dışında, rakip alanda alıştığımız etkinliği gösteremeyen yeşil-beyazlılar savunmasında da sıkıntılı anlar yaşadı. Kaptan Ömer Erdoğan Monucho ile boğuşurken, İbrahim onun kademesine girerek kritik müdahaleler yaptı. Bucaspor’un orta alanda kontrolü ele geçirmesinin tek nedeni, İbrahim Dağaşan ve Musa’nın bu bölgede baskı ile rakibin oyun kurmasını engellemesiydi. Baskı karşısında ne Vederson ne de Ali Tandoğan planlanan çıkışları yaptı. Dolayısıyla Bursaspor hücumda düşündüklerini uygulama şansı bulamadı.
Bu tablodan memnun olmayan Ertuğrul Sağlam ikinci yarıya Sercan ve İnsua’yı alarak başladı. Galibiyet serisinin bozulmaması için bu hamleler şarttı. Nitekim Bursaspor önce dengeyi sağladı, ardından beraberlik golü için risk alan Bucaspor’un bıraktığı boş alanları hızlı oyuncuları ile kullanmaya başladı. Volkan Şen’in de oyuna dahil olmasıyla ideal kadrosunu yakalayan Bursaspor özellikle Sercan’ın yarattığı ve yakaladığı pozisyonlar ile ikinci gole çok yaklaştı. Volkan-Sercan işbirliği takıma canlılık getirdi. Ancak bu kez Bucaspor kalecisi Fernandes’in çok kritik kurtarışları devreye girdi. Ve son on dakikalık bölümde her iki takımın da gol arzusu tansiyonu yükseltti.
Bucaspor yüklendi, ev sahibi ani ataklarla rahatlayacak skoru aradı. Ertuğrul hocanın dün akşamki rotasyon denemesinde tek olumlu görüntü genç kaleci Yavuz oldu. Bir hatası dışında oldukça başarılıydı. Şans bulup deneyim kazandıkça Bursaspor kalesi emin ellerde dedirtti.
Kolay değil. Gaziantepspor maçının skorunun da galibiyetle tescil edileceğini varsayarsak, Bursaspor’un altıda altı yapması bu sezon da şampiyonluğun en iddialı takımlarından biri olacağının “sağlam” kanıtıdır. Sayın Sarvan, iyisin, hoşsun da
Efendim, Süper Lig kadrosuna yükselmiş her hakem, her maçı yönetirmiş. Hayır, Türkiye'de her hakem her maçı yönetemez. Hadi versenize Deniz Çoban'ı, Fenerbahçe- Galatasaray derbisine.
Derbiler ayrı.
Niye ayrı olsun?
Sizin söyleminiz değil mi, 20 kişilik çekirdek kadronun sezonun tüm yükünü çekeceği?
Talimatları, kuralları hepsine ezberletebilirsiniz. Ancak uygulamaya, saha içinde "hakem" olmaya gelince işin rengi değişir.
Son örneği, Gaziantepspor- Bursaspor maçı.
Benim gibi pek çok kişinin içine sinmese de, Çoban kitabına bakarak maçı tatil etti.
Söylenecek laf yok.
Lakin o mu tatil etti, yoksa tatil mi ettirildi, bu tartışılır.
Dikkatli gözlerden kaçmamıştır.
Muharrem Yılmaz'ın başına taş isabet ettikten sonra Çoban'ı yönlendiren kim? Kıdemli yardımcısı Nihat Mızrak! Ağzını kapatarak Çoban'a tiyolar veren, hatta tatil kararını sufle eden de o.
Sen hakem olarak talimatları yorumlayıp inisiyatifini kullanamıyor, sağlıklı kararı tek başına veremiyorsan, elbette eleştirileceksin.
Kabahat sadece Deniz Çoban'da değil.
Konyalı hakem, yaratılmaya çalışılan çarpık sistemin bir parçası.
Asıl sorumlular, MHK Başkanı ve yardımcısı.
"O.Y." biraderler
. Açık söyleyelim, dört hafta dinlendirildikten sonra psikolojik olarak hazır olmayan bir hakemi, kör göze parmak sokar gibi ligin önemli maçlarından birine, olsa olsa "O.Y." biraderler verebilirdi.
Sayın Oğuz Sarvan;
İyisiniz. Hoşsunuz. Düzgün insansınız, ama yetmiyor işte. Teslim olmuşsunuz Yüksel Okçuoğlu'na, sizi de, camiayı da parmağında oynatıyor.
Federasyon Başkanına hesap vermek de size düşüyor.
Henüz liglerin başındayız. Önümüzde 29 hafta var. Ne hatalar, ne skandallar göreceğiz daha.
Adalet ve eşitlik gibi kavramlardan bihaber, önyargılı, kafasında bin tilki dolaşan insanların görevde olduğu MHK'den başka ne beklenebilir ki?
Sayın Sarvan, her hatadan sonra "Nasıl olsa arkamda kapı gibi O.Y. biraderler var" diyen hakemi ödüllendirip, diğerlerine ikinci sınıf muamelesi yaparak koruyamazsınız koltuğu.
Gün gelir, kayıtsız şartsız her dediğinize inanan Federasyon Başkanı da çeker desteğini.
Yabancı yorumcu, yabancı eğitimci, yabancı hakem derken, bir bakmışsınız, yabancı bir MHK Başkanı ithal etmişiz.
Üzülerek, sıkılarak ve utanarak söylüyorum; galiba en çok da buna ihtiyaç var!
Cemal Ersen
Milliyet