‘3’ Bilmecesi
Bursaspor ne yaptı ne etti kendini mağlup ettirdi. Teknik Direktör Ertuğrul Sağlam'ın Twente maçını düşünerek oynadığı kumar maalesef tutmadı. Sonrasında yapılan hamleler ise 'Kadro fakirliği' çeken Timsah'ın çığlıkları gibiydi. Burada sorulması gereken asıl soru şu: "Yeşil Beyazlılar Avrupa, lig ve kupada aynı anda ilerleyebilir mi?"
Bir derbi mücadelesi oynanıyor. 6 gol atılıyor. Ama hepsi birbirinden hatalı. Hakemlere bakılıyor hepsi birbirinden amatör. Taraftara dönülüyor hepsi birbirinden küfürbaz. Hepsini geçtik de Uğur Boral, böylesine üst düzey bir karşılaşmada yanlış taç kullanabiliyor. İşte Türk futbolunun bulunduğu durumun küçük bir özeti.
Bursaspor’a nazar değdirdik. “Lige iyi başladı, Avrupa’da yoluna devam ediyor” dedik. Sonucunda belalı İstanbul Büyükşehir Belediyespor’a takıldık. Neden? Ertuğrul Sağlam, Twente maçının üç yıldızı Batalla, Pinto ve Ozan’ı kenarda oturttu diye mi? Bence tek neden bu değil. Sağlam’ın, henüz ligin 2. haftasında ve daha Twente maçına 4 gün varken böyle bir şey düşünmesi çok doğru bir karar olduğu kanaatinde değilim. Elbette Bursaspor perşembe günü tarihindeki önemli maçlardan birine çıkacak. Burada futbolcu dinlendirmek, sakatlanma riskini minimuma indirecek hamleler yapmak doğal. Ancak dediğim gibi ligin henüz başında ve Hollanda’da oynanacak mücadeleye 4 gün varken bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Peki sadece bu durum mu Bursaspor’un sahadan mağlup ayrılmasına neden oldu? Buna da kocaman bir hayır! Böylesine ‘kadro fakirliği’ çeken Bursaspor’da bunlar olacaktır ve olmaya da devam edecektir. Yani esas sorulması gereken soru şu: “Bu kadro Bursaspor’u hem Avrupa’da, hem ligde, hem de kupada nereye kadar taşıyabilir? Ya da taşıyabilir mi?” Bu sorunun cevabından önce yeni yapılan transferlere bir göz atalım. Ferhat Kiraz… Henüz Süper Lig’i kadıracak bir kapasite ortaya koymadı Murat Yıldırım… Antrenmandan başka izleme fırsatımız olmadı. Forsell… Ne oynadığını ne biz ne de kendisi anladı. Futbolundan çok saçları konuşuldu Bekir Sevgi… A Takım’da göreceğimize inanmıyorum… Bunlar bir eleştiri değil. Herkesin bildiği gerçekler. Şimdi sorunun cevabına gelelim… Net olarak söyleyebilirim ki, Bursaspor’un bu kadrosu hiçbir şekilde 3 kulvarda birden istenileni veremez. Bunu bizden çok daha iyi bilen Sağlam, ilk tercihini Avrupa’dan yana kullandı ligdeki 3 puanını feda etti… Ne olduysa oldu. Bu durumu şimdilik unutup (yönetim hariç) artık perşembe gününe odaklanmalıyız. *** Lig tarihinin en erken derbisini izledik bu hafta. Tam bir rezalet. Kendimizi Avrupa’da bu maçı izleyen futbolsever olarak bir düşünelim. 6 gol atılıyor. İyi güzel ama hepsi birbirinden hatalı. Hakemlere bakılıyor hepsi birbirinden amatör. Taraftara bakılıyor hepsi birbirinden küfürbaz. Hepsini geçtik de Uğur Boral deneyimindeki bir futbolcu böylesine üst düzey bir karşılaşmada yanlış taç kullanabiliyor. Küçük bir detay gibi görünebilir. Ama millet bu futbola ve anlayışa gülüyor. Hadi bizi geçtim. ‘Ne versek yerler’ konumundayız… Ama Avrupalı adam, “Bunun derbisinde bunlar yaşanıyorsa kim bilir diğer maçlarda neler oluyordur” diye gırgır yapıyor, ülkesinin kanalları da Türk futbolunu haklı olarak yayınlamıyor. İşte Türk futbolunun bulunduğu durumun küçük bir özeti. *** Bizim ligimiz öyle bir lig ki başkanlar sahaya girip anons bile yapabiliyor. Şükrü Saraçoğlu’nda bu hafta ikinci anons skandalı yaşandı. İlkini hatırlatmama gerek yok herhalde. Ancak bu başka. Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, Gaziantep maçının 70. dakikasında, aldı mikrofonu eline, sanki Sarı Lacivertli taraftarla muhabbet ediyor. Taraftarların, “Aykut söyle, Alex nerede?” sloganına karşılık Yıldırım, “Sahadaki futbolculara sahip çıkın. Onlara haksızlık yapmayın. Kimse Fenerbahçe’den büyük değil” diye çıkışıyor. Tam bir aşık atışması… Bu konuşmanın ardından da ‘İstanbul’ medyasında, “O kulüpte, o statta, Aziz Yıldırım istediği her şeyi yapabilir” yorumları hakim oluyor. Gülünülecek, şaşılacak şey. PFDK’nın bu duruma 10 ile 30 bin lira arasında ceza keseceği açıklandı. Yakında gol anons-larını da sayın Yıldırım yaparsa şaşırmam. *** Ligde 2 hafta geride kaldı, 2’de 2 yapan takım çıkmadı. Haftanın en zevkli maçını soracak olursanız şüphesiz Sivasspor ile Mersin İdman Yurdu arasındaki mücadeleydi. Müthiş heyecanlı ve zevkliydi. 6 gol atıldı, ama kazanan çıkmadı. Kim kaybetse yazık olacaktı. Böyle bir maçın sonunda yapılması gereken Sivassporlu taraftarların her iki takımı da alkışlamasıydı. Ama onlar ne yaptı? Hakeme küfür etti. Maç bitince de ‘Yuh’ çekti… Taraftarın maça etkisi artık çok büyük. Hatırlayın, Bursaspor taraftarının, Twente galibiyetindeki rolünü… Trabzonspor’un, Avrupa Kupası maçında zayıf rakibi ile kendi sahasında 0-0 berabere kalmasından sonra Şenol Güneş’in neredeyse “Taraftarın yüzünden oldu” diye isyan etmesini… Olumlu ya da olumsuz 12. adamların takımlarına yaptıkları et-kilerin yakın zamandaki örnekleriydi bunlar.
Bursa Hakimiyet