Şampiyonluk asıl hedefimiz!

O bir dev adam…

O takımın tek evli/çocuklu aile babası…

Aynı zamanda bu ekibin 2. kaptanı.

Ve en önemlisi Bursaspor aşığı…

Salih Uğraşan ile okumaya doyamayacağınız bir söyleşi gerçekleştirdik.

Basketbola adım attığı yıllardan başladık, adeta evliya çelebi gibi oynadığı kulüplere tek tek uğradık…

Ve tabii uzun uzun bu yılki planları, hedefleri masaya yatırdık.

2010 yılındaki şampiyonluk ile ilgili anısını duyunca şaşırdık, katılamadığı kupa töreninin ona yaşattığı burukluğu dinleyince duygulandık…

Haydi gelin, bu dev adama kulak verin, size şampiyonluğu sezon başında fısıldasın…

 

Salih seni daha yakından tanıyabilir miyiz? Basketbola nasıl başladın?

1983 Bursa doğumluyum. Demirtaşpaşa Mahallesinde doğdum büyüdüm. İlkokulu orada, Elmasbahçeler’de de ortaokulu okudum. Orada okurken Tofaş seçmeleri oldu ve 13 yaşındayken basketbola başladım. Daha sonra A Takıma yükseldim. Ben genç takımda oynarken Tofaş Euro Lig’de mücadele ediyordu. Önümüzde böyle bir örnek vardı. Buna şans mı demeli şanssızlık mı bilmiyorum. Onları izleyerek çok şey öğrendik diyebilirim. David Rivers, Rashard Griffith, Slaven Rimac, Mehmet Okur, Murat Konuk, şimdiki antrenörüm Şemsettin Baş gibi efsane basketbolcuların oynadığı dönemdi bu. Ben de genç takımdaydım. Bir şeyi sporcu olarak ne kadar öğrenmeye çalışsak da gözlemlemek de çok önemli. Bizim önümüzde de çok müthiş bir örnek vardı. Kendi pozisyonumda olduğu için özellikle Murat Konuk ve Mehmet Okur benim için çok önemliydi. Basketbolun Bursa’da dolu dolu yaşandığı dönemin ben de ucundan yaşadım ne mutlu ki…

 

O kadroya genç kontenjanından dahil olup maçlarda dakika alabilmiş miydin hiç?

Maç oynamadım ama idmanlara çıktım. Bana bir maçı sorsanız belki tam manasıyla anlatamam ama o takımla çıktığım 10-5 antrenmanı sorsanız detaylı bir şekilde anlatabilirim size. İnsanın hafızasında önemli bir yer ediyor. Daha sonra kapatma kararı alındı. Tabi hepimiz çok üzüldük. Ama Tofaş’ta bir basketbol ekolü, kültürü vardı. Tofaş ile şampiyon olmuş çok tecrübeli bir coach ile çalışma fırsatımız vardı. Kapandıktan sonra tekrardan genç oyunculardan bir takım kuruldu. Tıpkı Bursaspor’da olduğu gibi. O sene yoğun bir programla 2. Lig’e çıktık. Daha sonra 6 yılın ardından ben takımdan ayrıldım ve dışarıdaki serüvenim başladı.

 

 

Hangi kulüplerde forma giydin?

Tofaş’tan ayrıldıktan sonra 2. Lig’de Marmaris Belediye’ye gittim. Daha sonra Marmara Üniversitesi’nde oynadım. Tofaş’ta şöyle güzel bir sistem vardı, kendi oyuncusu takımdan ayrıldıktan sonra, nasılsa gitti demeyip oyuncuyu takibe devam ediyorlar.  Bunu da hissettiriyorlardı. Dışarıda geçirdiğim bu 2 yıl da kendi gelişimim açısından çok iyi geçmişti. 2 yıl sonunda Tofaş yeniden beni kadroya dahil ettiler. Severek döndüm. O dönem Atilla Çakmak vardı takımın başında… Tolga ağabey de Ülker’in başına geçmişti. O sezon üst düzey bir takım kurulmasına rağmen başarılı olamadık. Kulübün bir politikası vardı ve yabancı transferi yapılmamıştı. Ben de o dönem şanssız bir sakatlık yaşadım. Bir senem rehabilitasyon süreci ile geçti. Sonraki sene yine favori bir takım kuruldu. Tolga hoca yeniden Tofaş’a döndü.  O senenin sonunda da 1. Lig’e, şimdiki adıyla Süper Lig’e çıktık. Fakat ben yeniden ayrıldım. 2005 yılıydı ve o ayrılığın ardından 10 sene sonra Bursa’ya döndüm ve Bursaspor’dayım. O 10 yılda baya bir gezdim. Sayarken yorulacağım sanırım. Antalya’ya gittim, orada da sene sonunda bir üst lige yükseldik.

 

Sen hep bir alt ligden alıp çıkartan oldun sanırım?

Evet biraz öyle oldu. 5 sezon hep bir üst lige çıkan takımlarda oynadım. Antalya’dan sonra Uşak’a gittim, sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde forma giydim. O dönem artık evlenmeye karar verdim, daha düzenli bir hayata geçme düşüncesiyle. Fakat tam tersi oldu. Evlendikten sonra benim tempom daha hızlandı. Gezmeye devam ettim. Oyuncu karakteri olarak uyumlu bir yapım var aslında. Takım içinde hiç uçlarda olmadım. Hep sakin bir yapım vardı. Ona rağmen bu kadar gezmem ilginç gerçekten. Evlendikten sonra Antalya’ya gittik eşimle beraber.

 

Eşin de eski bir voleybolcuymuş?

Bursa DSİ’de voleybol oynamış. Ancak okul dönemi gelince okul mu-spor mu ikileminde kalıp eğitimi tercih etmiş ve aktif sporculuğu bırakmış. Biz eşimle aynı yaştayız. İkimiz de Bursa doğumluyuz. Ama Antalya’da tanıştık, orada evlendik ve oraya gittik. Böyle de enteresan bir durumumuz vardı. Oradan ikimiz Konya’ya gittik. Oradan Manisa’ya geçtik.

 

Sırtınızda çanta sürekli mobil haldeydiniz yani?

Gerçekten öyleydi. Taşınma konusunda uzmanımdır (gülüyor). Karşıdan bakıp bir evin ne kadar zamanda taşınabileceğini çok net söyleyebilirim (gülüyor). Manisa’dan Antep, oradan İzmir, sonra da Kayseri’ye geldik. Kayseri’de 2 yıllık anlaşma yaptım. Tamam artık buradayız derken eşim, bir sene önce KPSS sınavına girmişti. İyi de bir puan aldı. Tercih olarak biz Bursa beklerken Konya çıktı. Bu sefer eşim Konya’ya gitti ben Kayseri’de kaldım. Kendisi Jeofizik mühendisi. Tabi bu arada kızımız 2013’te oldu. Kızım eşimle Konya’ya gitti. Ben Kayseri’de kaldığım için çok zor bir dönem geçirdim. Geçen sezon yollardaydım sürekli. Artık oturup düşündük, ikimiz de Bursalıyız. Yıllardır kendi şehrimize hasretiz. Ailemiz burada. Bursa’ya dönme konusunda ne yapabiliriz diye düşünmeye başladık. Eşim Bursa’ya tayin oldu mayıs ayında. Biz Bursa’ya taşındık. Ama o zaman Bursaspor ile ilgili herhangi bir görüşme yoktu. Kayseri’de çok iyi iki sezon geçirdim. Kulübüm ile ilişkilerimiz çok iyiydi. Takımın kaptanıydım. 2 senede kulübün hedeflerini gerçekleştirdik. Ancak bu ailevi sebeplerden dolayı ayrılma ve Bursa’ya dönme durumum oluşunca ben buraya gelip beklemeye geçtim.

 

Ve Bursaspor macerası başlıyor sanırım…

Ben Bursasporluyum. Bunu tüm kalbimle söylüyorum. Bursaspor’da hedefe yönelik bir takım çalışmalar olacağı haberleri geliyordu. Geçen sene sosyal medya aracılığıyla Bursaspor’u takip ediyor ve imrenerek bakıyordum. Bursa’da Bursaspor adı altında böyle bir oluşum olması çok heyecanlandırıyordu beni. Hatta kendi kendime ‘Acaba ben de Bursaspor’da ilerde oynar mıyım’ diyordum. Çünkü kaç kişiye nasip olur doğduğu şehirde, tuttuğu takımın formasını giymek… Hep bunu düşünüyordum, o taraftar karşısında nasıl bir şey diye… Tofaş’ın Euro Lig’de mücadele ettiği dönemde yaşanmıştı bu coşku sadece… Biz o dönem altyapı oyuncusuyken maç saat 17.00’deyse sabah 11’de salonun önünde beklemeye başlardık. Hatta Koraç Kupası finaliyle alakalı bir anım da var. 1996 yılında ben de küçük takımdaydım. Bize –maça gelin sizi arka kapıdan alacağız- dediler. Biz küçük takım olarak salona erkenden gittik. Saat 10.00’du sanırım. 3 saat geçti, 4 saat geçti havuzun oradaki kapıda bekliyoruz. Artık herkes sıkılıp gitmeye başladı. Ben de -sakin olmama rağmen inatçı bir yapım vardır- ‘Ben bu maça gireceğim’ dedim ve beklemeye devam ettim. Nasıl oldu bilmiyorum ama tam umutsuzluğa kapıldığım anda, artık bekleyenler olarak 2 kişi kalmıştık, içeri alındık. Sonu belki çok kötü bir anı ile bitti ama saatlerce beklemek ardından o atmosferi yaşamak unutulmazdı. O atmosfer Tofaş’ın Euro Lig zamanını hariç hiç olmadı. Bu hikayesi bu kadar geniş anlatmamın sebebi, o dönemlere şahitlik etmiş olmamdan aslında… Ama Bursaspor’un da artık işin içine girmesi, geçen seneye şahit olmamız beni inanılmaz mutlu etti. Daha sonra takım menajerimiz Murat Konuk aradı beni. Buradaki oluşumdan, bu yılki hedeflerden bahsetti ve ‘görüşelim’ dedi. Daha sonrasında da Kulüp Müdür Yardımcımız Erhan Başoğlu ile görüştük. Onun da çok müthiş bir hayali var. Olimpiakos ile Panathinaikos ile bir gün Euro Lig maçı oynamak… O da benim için önemli bir artı oldu. Sonra coach Şemsettin Baş ile de görüştük. Artık taşlar yerine oturmuştu. Zaten bir çok sebebim vardı buraya gelmek için. 1 sene önce iyi bir sezon geçirmiştim. Çok cazip teklifler vardı. Ama adı Bursaspor olunca, aile birliği olunca çok isteyerek geldim. Kafam geride kalmadı. Tarihi bir sezonda olduğumuzu düşünüyorum. Bursaspor’un basketbolda ilerleyeceğine inanıyorum. Hayalleri gerçekleştireceğini düşünüyorum. Biz de bu kulübün basketbol branşının ilk dönemlerinde biz vardık diyebileceğiz. Burada yer almak adına çok isteyerek geldim. Şuanda da çok mutluyum.

 

Rakiplere oranla kadroyu erkenden oluşturup çalışmalara da erken start verdik. Nasıl bir hazırlık dönemi geçirdiniz?

Geçen seneyle göre iki ay, diğer takımlara göre de neredeyse bir ay erken başladık hazırlıklara. Bunun zor kısmı da var yararlı olan kısmı da var. Biz çok büyük bir bina çıkmak istiyoruz ve bu dönemde temeli çok sağlam attık diye düşünüyorum. Zor kısmı, resmi maç oynamadan 3 ay geçirmemiştik. Ancak bolca hazırlık maçı yaptık. Bunu da üzerimizden attık. Başarılı olan bir çok takımda oynadım. Bir de çok iyi kadro kurulup başarılı olamayan takımlarda da yer aldım. Aradaki farkı çok iyi biliyorum. Daha sezon başlamadan sonunun nereye gideceğini kestirebiliyorum hal böyle olunca. Oyuncu karakteri, çalışma, arzu, istek bir çok şey sayabiliriz. Bu sene bütün takım arkadaşlarım neden burada olduklarını biliyorlar. Camianın şampiyonluk beklediğini ve bu başarının bize nasıl bir haz yaşatacağını biliyoruz. Burada hayatımızın en farklı sezonunu yaşayacağımızı ve ileride bunu daima hatırlayacağımızı biliyoruz.

 

Şuan ki kadromuzda daha önce başka takımlarda birlikte forma giydiğin arkadaşın var mı?

Mete Doğan ile burada birlikteyiz. O da Bursalı, onunla Kayseri’de birlikteydik. Cihat ile de Konya’da beraberdik. Serhan da Bursalı. Birbirimize yabancı değiliz.

 

Takımdaki hava nasıl peki? Kamptaki fotoğraflarınız son derece eğlenceli karelerdi çünkü…

Birbiriyle hem rekabet edip hem de eğlenebilen bir takım olduk. Takım olgusunun ana temeli de budur zaten. Biz de öyle bir ekibiz. Birbirimize nasıl değer katarız bunun mücadelesini veriyoruz. Burada Şemsettin ağabeyin duruşu da çok önemli. Hem eğlenip hem işini ciddi yapmak çok zor bir çizgi ama sağolsun Şemsettin ağabey çok güzel ayarlıyor. Antrenmanlarda, sahada çok agresif bir yapısı var. Ama mesela antrenman bittikten sonra da bir ağabey gibi oluyor bize. Belki antrenmanda en fazla bağırdığı oyuncuya idmandan sonra ona sarılmış bir şey anlatırken görebiliyoruz. Zaten bunu dengelememiş olsa sıkıntı olur. Mesela takımımıza yeni katılan bir arkadaşımız var, Kadir Çipa… Bir ev sorunu vardı. Sanki takımdaki herkeste ev bulma sorunu var gibiydi. Herkese dert olmuş gibiydi. Biri emlakçı tanıdığını arıyor, biri şurada bir ev vardı ona bakalım diyor. Bunu örnek olarak vermek istedim. Mutlaka zorluk yaşayacağız. Şuna inanıyorum, biz kötü duruma düşsek bile birbirimize el uzatıp çıkabilecek konumdayız. Bu da bize inanılmaz bir özgüven sağlıyor. Başarı için birçok şeye sahibiz aslında…

 

Geçen sezon tribünler basketbol camiasının imrenerek takip ettiği, parmakla gösterdiği bir atmosfer oluşturdu. Bu konudaki düşüncelerin neler?

Bursaspor taraftarına istemediği bir şeyi yaptıramazsın. Ya da geçen sene basketboldan zevk almasaydı oraya gelmezdi. Ama biz burada maçlardaki o hırsı, isteği gösterebilirsek ilk maçlardan belki bin kişiyle başlayacak, ama ondan sonra o salonu doldurmak bizim elimizde. Ben de ilk defa bu kadar büyük bir salonda oynuyorum. Şehrin içinden gelen, Bursaspor tribünlerini bilen, geçen seneyi videolardan da olsa takip eden birisi olarak bu sene salonun dolacağını düşünüyorum.

 

Bu arada ligi de değerlendirecek olursak rakipleri nasıl görüyorsun?

Bu ligde iki sezon oynadım. Her iki yılda da başarılı oldum. Çok zor bir lig… Siz favori olabilirsiniz, en iyi durumdaki takım olabilirsiniz. Ama çevresel faktörler çok etkiliyor.

 

Bu yılki hedefimiz belli ama adet olmuş soralım, bu sezonki beklenti için ne düşünüyorsun?

Hedef buraya gelirken de, ilk imza atarken de, dışarıdan bakarken de, ben Bursaspor’da olmasan bile, bu kulüp bir işe giriyorsa burada şampiyonluk olacaktır. Taraftarımızla hemfikiriz. Buraya gelip imza atarken de şampiyonluk istiyoruz. Şemsettin ağabeyin izlediği bir yol vardı. Daha önce bunu başarmış. Bu yollardan geçmiş, başarılı olmuş, kritik anlarda ne yapması gerektiğini bilen tecrübelilerle genç oyuncuları çok güzel harmanladı. İlerleyen süreçte genç arkadaşlarımızın enerjisine de ihtiyacımız var. Sadece tecrübelilerin oynadığı bir dönem olmuyor bu… Bu yolun nasıl olduğunu kestirebiliyoruz. Başarısız olanların neden başarısız olduğunu, başarılı olanların da neden başarılı olduğunu ayırt edebilecek insanlardan oluşan bir takımız. Spor ego ile oynanan bir şey olduğu için insanlar sadece kendi performansına bakar, etrafını görmez. O yüzden bizim takımı ayırmaya çalışıyorum. Herkes fedakarlık etmek için, tarihe geçmek için burada. Bu şampiyonlukta yer almak için burada…

 

Takımın tek evli/çocuklu üyesisin. Ailenin babasısın ama takıma da böyle bir babalık etme durumun var mı?

Ben takımın 2. kaptanıyım. Yapı itibariyle insanlarla konuşmayı, iletişime geçmeyi tercih eden biriyim. Beni yakın bulup açılabilirler. Öyle bir yapım olduğu için dert dinleyen kısmındayım. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum.

 

Bu arada futbol sezonu başladığından bu yana hiç maçlara gelebiliyor musun?

İki maça gelebildim. Biri Eskişehirspor diğeri Antalyaspor maçıydı. Eskişehirspor maçında son bölümde gelen gollerle tribünde baya sevinç yaşamıştık. Tabi benim için maçlara gelememenin eksikliği vardı yıllardır. Bundan sonra bunun acısını çıkarmak istiyorum. Mesela 2010 şampiyonluğunda ben Antalya’daydım. Oturduğumuz sitede dev ekran kurulmuştu. Orada Fenerbahçe-Trabzonspor maçı izleniyordu. Maçın bitmesine çok az bir zaman kala ben sinirlendim ve oradan ayrıldım. Çünkü Fenerbahçe seyircisi seviniyordu. Ben tam giderken bir şeyler olduğunu hissettim. Homurdanmalar geliyordu. Eşimi aradım o da balkona çıktı. ‘Hemen TV’yi aç bizim maça bak’ dedim. O da hemen bakıp tekrar balkona koştu ve ‘yendik yendik, şampiyon olduk’ diye bağırdı. O an bende film koptu. Öyle bir koşturdum, öyle bir bağırdım ki… İnsanlar bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. ‘Bu adam Antalyaspor’da oynuyor, plakası 07 ve şampiyonuz diye bağırıyor, ne alaka?’ diye şaşırdılar. Bursa’ya gelip kupa törenine katılmayı çok istedim ancak kulüpten ayrılmamam gerekiyordu. Fotoğrafları ve videoları gördükçe kötü oluyorum. O gün içimde uhde kaldı. 

 

Taraftarımızın basketbol sevgisi ve şampiyonluk beklentisi ortada… Onlara yeni sezon da başlamışken takımın 2. kaptanı olarak nasıl bir mesaj yollamak istersin?

Biz Bursaspor’un tarihinde yer almak için buradayız. Bursaspor’un futbolda zaten çok büyük bir tarihi var. Basketbolda da güzel başarılar yaşamayı hak ediyoruz. Taraftarımız geçen sene zor dönemde kulübün hep yanında oldu, basketbola sahip çıktı. Biz de bu sene, onların geçen yıl verdiği emeğe karşılık şampiyonluk armağan etmek istiyoruz.

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu