Orada bir Vakıfköy var uzakta!
Transferde metaliğe kurşun attığımız bu günler de kuşkusuz her Bursasporlunun aklına gelen şey bari alt yapıdan birkaç oyuncu yerleştirebilsek takıma oluyor. Hele ki altyapı böyle bir sene geçirmişken. Öncelikle alt yapıda bu başarıların gerçekleşmesinde ne kadar emeği geçen varsa teşekkürlerimi sunuyor o kutsal formayı teriyle ıslatan topçularımızı alnından öpüyorum.
Alt yapı demişken dünyanın en iyi alt yapısından bahsetmesem olmazdı. La Masia diye bir yer var Barselona da. Gidenler anlatıyor çokta kıyak bir Nou Camp manzarası varmış. Barselona’ nın stadı Nou Camp inşa edilirken çiftlik olan bu yer inşaat işçilerinin kalması için alınıyor kulüp tarafından. Johan Cruijff zamanında alt yapıya tahsis ediliyor. Amaç Barselona’ya oyuncu yetiştirmek. Ama nasıl oyuncular?
Cruijff baba La Masia’ nın temellerini atarken birkaç yargı oluşturuyor kafasında ve bugün gelmiş geçmiş en iyi takım dediğimiz Barselona’nın kilit taşları Valdes, Pique, Puyol, Busquets, Fabregas, Xavi, Iniesta, Pedro, Messi bu akademinin ürünleri olarak karşımıza çıkıyor.
Biri çıkıp size yıllık maliyeti 4,5 milyon Euro olan bir akademi kuracağım ama karşılığında sizi dünyanın en iyi takımı yapacağım dese inanmazsınız değil mi? Johan Cruijff bu deli cesaretini gösterebilecek bir adam ve sözlerine de ekliyor; ”A takımda oynayan bir futbolcu o hafta oynayacağı maçı düşünerek dalar uykusuna kazandığında tüm kaygıları yok olur ama alt yapıda ki bir çocuk arkadaşlarıyla kazanacağı kupaları hayal ederek uyur.”
Johan Cruijff’ in bu zeka üstü ürünün harcındaki etmenlerden bahsedecek olursak; ilk olarak eğitim gelir. Henüz 7-8 yaşlarında akademiye giren çocuklar gerek akademik gerekse futbol üzerine eğitimler alırlar. İlk amaç onların iyi bir birey başarılı bir öğrenci olmalarını sağlamaktır. Başarısız bir öğrenci isterse dünyanın en iyi futbolcusu olsun akademide yeri yoktur. Çocukluk yıllarında akademinin neşe kaynaklarından olan Reina’nın(Liverpool’un kalecisi) takımdan gönderilme sebebi de budur.
İkinci etmen olarak ise alternatif idman yöntemleri sayılabilir. Takım halinde hareketi sağlamak için hocaları tarafından idmanlarda birbirlerine iple bağlanmaları, tam sahada tek pas yaparak maç yapmaları bir kenarda dursun burada en öne çıkan empati duygusudur. La Masia da 16 yaşına gelene kadar hiçbir futbolcunun mevkisi belli değildir. Her futbolcu kalede dahil olmak üzere her mevkide oynar. Guardiola bu olayı şöyle özetliyor; bir forvet oyuncusu kaleye geçmeli ve arkadaşı saç baş yolduran goller kaçırdığında takım arkadaşları nasıl hissediyor bunu bilmeli.
Üçüncü etmen olarak ise taktik diziliş gelmektedir. A takımın taktiği neyse genç takımlarda aynı taktikle oynar. Bu oyuncuların oyun felsefesine kolayca adapte olmasını sağlayan en önemli faktördür. Ayrıca yıllardır ispanya ikinci liginde olan ve akademiden çıkan gençlerin ciddi rakiplerle oynayıp pişmesini sağlayacak Barselona B takımı da bu başarıdaki kilit taşlarından biridir.
Son ve bana göre en önemli etken ise Barselonalılık duygusunun etrafında birleşmiş gençlerin aralarındaki arkadaşlık ve bu arkadaşlık duygusunun doğurduğu otokontrol sistemi. Guardiolaya La Masia sorulduğunda oradan çıkan herkes futbolcu olamayabilir ama oradan çıkan herkes çok iyi bir Barselonalı olur diyor. Iniesta ben bu takıma geldiğimde akademiden hocalarım beni Xavi’ye emanet ettiler, tıpkı Pedro’ nun bana emanet edilmesi gibi diyor. Guardiola Jefren’e hediye edilen spor arabayı o bunu kendi emeğiyle kazanmadı diyerek geri gönderebiliyor. La Masiadan çıkıp Barselonalılık bilincinde olanlar kendi içindeki arkadaşlık ve otokontrol duygusunu oluşturmuş durumda. Buna son örnek de şüphesiz kutlamalarda gerçekleşiyor. Barselona o sene tam 6 kupa kazanıyor ve stadda taraftara bir kutlama yapılıyor. Sunucu sahnedeki futbolcuların adlarını teker teker okuduğunda herkes bir adım öne çıkıp taraftarı selamlıyor. Sıra Messiye geldiğinde sunucu onu bu başarının en büyük mimarı diye anons ediyor. Messi bir adım öne çıkmak yerine bir adım geri gidiyor. Kollarını açıp tüm takımı gösteriyor. Dünyanın en büyük futbolcusu demeyi bırakıp bu adam uzaylımı dediğimiz şu dönemlerde Messi arkadaşlarından bir adım önde olmayı kabul etmiyor.
Heee diyeceksiniz bunları niye yazdın? Bir turnuva oynanacak yakın zamanda Çin de. Dünyanın en iyi altyapılarının katıldığı bir turnuva. Bursaspor’u U-15 takımı temsil ederken malesef Barselonayı temsil edecek bir takım olmayacak… Sene içinde genç takımlar düzeyinde oynanacak turnuvaları izlemeye giden gözlemcilerimiz U-15 takımımızdan kaç oyuncu sayabilirler acaba bize. Ya da alman takımlarında doğru düzgün oynamamış gurbetçileri transfer etmek yerine şampiyon U-17 kadrosundan kaç kişi monte edilecek acaba takıma. Elimizin altında Vakıfköy gibi cevher saçan bir maden varken başarıyı aramayalım uzakta.
NOT: Ajax kulübünün alt yapı tesislerinin girişinde bir yazı vardır. ”Sizi buraya getiren yeteneklerinizdi ama burada kalıcı olmanızı sağlayacak karekterinizdir” yazar. Yazımda ne kadar üstünde durmaya çalıştıysam da arkadaşlık ve takıma aidiyet duygusu bu yaştaki çocuklar için çok önemlidir diye internetten etraftan görüyoruz duyuyoruz birkaç çocuk var altyapıda başarı kazanan gençlerimiz arasında. “Büyük bir takıma gitmek isterim”,” bir çok teklif var kararımı vermedim daha” ya da“ profosyonelliğin en güzel örneği Beşiktaşlıyım İnönü de oynamak en büyük hayalim ama şuan Bursaspor da oynuyorum” gibisinden şeyler yazıyorlar. Yönetimden ricam Bursaspor’un büyüklüğünü fark edememiş, Bursaspor’u sahiplenememiş bu kardeşlerimizi salıverin gitsinler. Bizim formamızı kirletmesinler daha fazla!!!Zamanında şampiyonluk görmek için gidiyorum diyen bazıları gibi arkadaşlarının Bursaspor formasıyla şampiyonluğunu izlesinler İstanbul da…
Dilhan Ocakbaşı