Ölüm cennet bahçesidir!
Beşiktaş-Bursaspor taraftarları arasında husumet olduğu ülkemizce bilinen bir gerçektir. Bu kavganın sebepleri hakkında birden fazla görüş var ve burada bunları yazıp ısıtmaya gerek görmüyorum. Taraftar olarak tek kavgamız adaletsizliğe karşıdır. 50 yıl geçse de bu hep böyle olacaktır. Asıl mesele son yapılan bombalı saldırının bize düşündürmesi gerekenler. Zira şimdiye kadar bize hiç gösterilmeyen kibarlıkla yaklaşan polisin içimizi daha da sızlatan varlığıdır. Emniyetle aramız hiç iyi olmadı. Her deplasmanda zorluk yaşadığımız gibi kendi evimizde de horlandık, joplandık ve göz altılara alındık. Bu eylemler polisin suçlu olduğunu göstermez. Onlara emir veren amir görevindeki kişileri daha fazla sorumlu kılar. Nitekim Vali Orhan Taşanlar zamanında çok sert müdahalelere maruz kaldık. Bursa eski valisi şehabettin harput (ismi de cismi de küçüktür gözümde) ise akla mantığa sığmayan kararlarla Beşiktaşlı taraftarları Bursa’ya getirmeye çalışır ve bütün uyarılara rağmen -ki onu da beceremez- emniyet görevlileri ile Bursa taraftarlarını karşı karşıya getirerek onlarca arkadaşımızın, abimizin aylarca sebepsiz yere hapishanede yatmasına sebep oldu. Polislerin, Çamlıca gişelerinde hepimize teker teker “Hoşgeldiniz” demeleri ve bizim için trafiği durdurarak en güvenli şekilde İnönü Stadyumu’na ulaşmamızı sağlamaları herkesin yüzünde rahatlıkla okunabilecek bir tebessüm ve mutluluk bıraktı. Gerek maç içinde gerekse de maç sonunda kurulan iletişim ve diyaloglar karşılıklı teşekkürlerle taçlandırıldı. Murat Çetin’e bir polisin “üşümüşsündür, gel çay iç” diyerek çay ikram etmesi, Sedat Kerimoğlu’na gülerek “Haydi kardeşim! Sizler gidin ki biz de evimize gidelim” demesi, Vefa Amirin “Gerekirse kendimi siper ederim, sizlerin başına bir zarar getirmem” sözleri ardımızda kalan acıyı arttırıyor. Yaşadığımıza sevinmemizi ve şükretmemizi nasıl dile getiririz yitirdiğimiz polisler varken. Bizlerin otobüslerimize çok hızlı tahliye edilmemiz ve bu arada trafiğin kapatılması, bombalı aracın vaktinde gelemediğini de düşündürüyor. Fotoğrafa bakıldığında bombanın patlatıldığı yer Bursalı taraftarların yürüyüş ve otobüslerine biniş güzergahıdır. Emniyet güçlerine yönelik saldırılar şimdiye kadar ülkemizin güney ve güneydoğusunda yapıldı. Nokta yerlere, polis merkezlerine bombalı araçlarla; devriye gezen ve seyir halinde olan araçlara da uzaktan patlatılarak yapılan bu saldırılar, Batı’da sivillere dönük gerçekleşti. Akşamki maçın seçilmesi ise facianın ve öfkenin dozunun en yükseğe çekileceği ile alakalıdır. Çünkü maç esnasında değil, maç sonunda gerçekleşen ve Beşiktaşlı taraftarların stadı terk etmesinden bir buçuk saat sonra, milli hassasiyetleri açısından yurdumuzun başı çeken ve tribünündeki şehit sayısı azımsanmayacak olan taraftar grubu Teksas’ın, stadı terk etmesi sonrası patlatılan bombalar basit bir terör saldırısı olarak değerlendirilmemeli. Terör örgütüne yönelik yaptığı tezahüratlardan dolayı ceza alan tek taraftar grubu olan Teksas’ın bu tahliye esnasında başına gelmesi muhtemel bombalı saldırının gerçekleşmesinin sonuçlarını düşünmek bile çok zor. Bu bombalı saldırıyı taraftar grupları arasındaki husumete bağlamak beyhude bir düşüncedir. İstanbul takımları arasında yapılan maçlardaki polis sayısı bu maçtan daha mı azdır? Farklı teoriler üretmek mümkün olsa da, dilek şart kipi olan –se, -sa’lı eklerle kurulacak cümleler şehitlerimiz varken ne kadar gerçeğe yakın olabilir. Tek bir gerçek var: Bütün bu olanlar, ayağa kalkarsak durmayacağımız içindir. Tarihi hep yazdık ve yine yazacağımız içindir. Yüce Yaradan’dan başka kimsenin önünde eğilmeyeceğimiz içindir. Avrupa’ya korkudan uyarı çanları astıran ceddimizin asırlık koşularının yeniden başlayacağının önünü kesmeye çalışmak içindir. Ölümü cennet bahçesine girer gibi karşılamaya hazır olduğumuz içindir. Hala anlaşılamayacak ne var bunda’TÜRK olduğumuz içindir bütün bu olanlar.
Mehmet Esen