Nokta ile virgül
Geçen sezonun öncesini hatırlayalım birlikte… Transferde neler yapmıştı Bursaspor? Batalla, İvan Ergiç, Hüseyin, Turgay ve Ramazan Sal sıfır bonservisle alınmış, Zapotocny de Beşiktaş'tan kiralanmıştı. Ramazan dışında bütün transferler nokta atışı cinsindendi. Yani, transferde hedef 12'den vurulmuştu. Hepsi de cuk oturmuştu. …Ve Sercan, Volkan, İvankov, Ömer, Ali gibi başarılı isimlerden oluşan o efsane kadro, tarih yazarak şampiyon oldu… Artık yeni sezon için sorumluluk daha da artmıştı. Şmapiyonlar Ligi'ne ve Türkiye Kupası gruplarına doğrudan katılmaya hak kazanan Bursaspor 3 kulvarda boy gösterecekti. Kasaya da, öyle veya böyle bu sezon sonuna kadar, en az eski parayla 40 trilyon lira girecekti. Hal böyleyken, dilerseniz dönelim bu sezonun başına… Kimler geldi? Vederson, Insua, Nunez, Stepanov, Svensson, Steinert ve kaleci Harun. Yani 7 futbolcu… KAÇI BANKO OYNAMALI? Peki, kaçı ilk 11'de banko oynuyor sizce? Sol bek Vederson'a hücumu savunmadan daha çok sevmesine rağmen eyvallah… Stepanov da İbrahim Öztürk ile dönüşümlü forma giyiyor. Insua ve Nunez'in ilk 11'de çıktığı maçlardaki performansı kabak gibi ortada… Var mı, bu iki Tangocu'nun performansını beğenen, “mutlaka her maçta banko oynamalı” diyen? Steinert'i zaten alternatif olarak aldık, onu bu tartışmaya dahil etmek istemiyorum. Yoksa İsmail Haktan, Eren Albayrak konusunda yazmamız gerekecek! İsveçli ön libero Svensson da, daha çok Avrupa kantarında ilk 11'de şans buldu. Ama kumaşı iyi ve Ergiç ile Hüseyin'i kesmeye çalışıyor. Harun da 3. kaleci konumunda… Şimdi soruyorum size: Harun ile Steinert'i bir kenara koyarsak, bu 5 yeni transferden kaçı 'nokta atış' pozisyonunda? Kaçı için transferde 'tam isabet' diyebilirsiniz? Bu sözleri 10 resmi maçtan sonra söylüyorum. (1 Süper Kupa, 7 lig ve 2 Şampiyonlar Ligi maçı) Sivas ve Gaziantep maçlarını TV'den, diğer 8 karşılaşmayı ise çıplak gözle, yerinde izlemiş 24 yıllık bir gazeteci olarak yazıyorum. İŞTE ÖRNEKLER Örneğin; Insua sahadayken, sergilediği performansı görünce, içinizde 'kenarda oturan Batalla'ya yazık oluyor' düşüncesi oluşmuyor mu? Nunez forvette başlayınca, Sercan veya Turgay'ın ikisinin birden kulübede olması size biraz tuhaf gelmiyor mu? Peki, Volkan Şen, Ozan İpek, Batalla ile Sercan veya Turgay aynı anda sahadayken, pas yüzdesinin yüksekliği, takımın organize ataklarla hücuma çıkışındaki artış, isabetli şut oranının yükselmesi dikkatini çekiyor mu? Bütün bunları kesinlikle 'istemezuk' mantığıyla yazmıyorum. Sadece, bu sezonki transferlerin takıma katkısının çok az olduğunu vurgulamak istiyorum. Bunları da 10 maç bekledikten sonra yazıyorum. Neredeyse, sezonun üçte biri kadar bir süreç geride kaldıktan sonra yani… Öyle ki, büyük umutlarla getirilen yabancıların katkısı yarı yarıya bile değil… Velhasıl kelam, nokta transferler bu sezon virgüle döndü. Dikkat edin; Soru işareti demiyorum, virgül diyorum… Kimbilir!.. Bakarsınız, yeni transferler, milli maç arasından sonra öyle bir açılırlar ki, bu virgül halleri noktaya dönüşür. Yoksa, sezon ilerledikçe bu virgüller, ünleme dönerse, işte o zamanyandı gülüm keten helva… PARDON DA DERİZ Ancak şu da bilinsin ki; Biz özür dilemesini de biliriz. Pardon demesini de… Baksanıza, koskoca devletin kurumları bile 6 saat sonra “Pardon Başkan” diyor, biz mi pardon demeyeceğiz. Ama bugün görünen tablo, ne yazık ki bu! Hemen belirtelim; Kesinlikle, 'ne varsa eskilerde var' diyerek, futbolcular arasında ayrımcılık yapmak gibi bir niyetim yok. Ama, özellikle yabancı transferinde isabet oranının da büyük ölçüde karavana olduğunu söylemek zorundayım! İşini ilginç tarafı, iki sezonda da transfer çalışmalarını aynı teknik kadro ile aynı yönetim kurulu yapması… TESTİ KIRILMADAN… Bakın, ben bu satırları Bursaspor, Antep'ten gelecek 3 puanla birlikte (inşallah), 7. haftada en yakın rakibine 5 puan fark atmışken, hem de namağlup liderken yazıyorum. Yani, skor yazarları gibi “yaşa, bravo, helal olsun” diyerek değil… Ayrıca, yönetim ile Ertuğrul Sağlam'ın ne kadar iyi niyetle ve çok çalıştığını çok iyi biliyorum. Transferlerin şimdiye kadar beklentilerin çok altında kalmasına, onların bizden daha da çok üzüldüğünü de tahmin ediyorum. Buna rağmen, bazı kesimlerin tepkisini çekebileceğini de bilerek yazıyorum. Yoksa, ben de bilirim popülizm yapmasını, tribüne oynamasını… Ama acı gerçekleri birilerinin de, daha testi kırılmadan dile getirmesi gerek… Gerçek Bursasporluluk da bunu gerektirir. Bizim rengimiz de belli, gönlümüz de… Tamamen hür iradeyle kaleme aldığım bu satırların, gerçeklerin tartışılmasına katkıda bulunması diliyor ve ekliyorum: -Unutmayın, dost acı söyler!..
Serkan Yetişmişoğlu
Olay