Kaybederken kazanmak
Çok kaybettik, sahada, saha dışında, futbolun kenarından geçen konularda dahi kaybettik, aslında kaybetmedik kaybettirildik. Şimdi elimizde olanlar bizim kaybederken kazandıklarımızdır. Futbol iniş çıkışlarla dolu bir oyundur, başarı ve başarısızlık arasında çok ince ve her zaman iyi TANIMLANMAMIŞ bir çizgi vardır. Mutluluk ve acı hep vardır ve bu iki öğe baskının yüksek olduğu ortamlarda inanılmaz bir sıklıkla yer değiştirir.
Saha içinde dengeler ne kadar farklı olursa olsun üç farklı skor vardır, nasıl kazanacağını yada kaybedeceğinizi teknik direktörünüz belirler. Çok iyi oynayıp kaybedebilirsiniz, çok kötü oynayıp kazanabilirsiniz de ama bence en önemlisi taraftarın saha içindeki beklentilerini karşılamaktır. Kaba hatlarıyla taraftar ne olursa olsun sürekli arzulayan, gol arayan bir Bursaspor beklerken, saha içinde kendi altyapısından yetiştirdiği oyuncuları da görmek ister. Aslında kurgu çok basit fakat bu kurguyu sahaya yansıtmak ise apayrı bir beceri gerektiriyor. Başarı geçicidir, geçici olduğu için buna aşarı yoğunlaşan teknik direktörler kendilerini iki boyutta tehlikeye açmış olur. Kısa vadede tuzak; aslında olmayan ya da alakasız olan (”topa onlardan daha fazla sahip olduk, defans yapmadık”) olumlu şeylere kapılmak ya da bir kaç galibiyetin dönüm noktası olduğunu zannetmektir. Birbirini takip eden bu olaylar teknik direktörü haksız çıkardığında güvenirliğini kaybeder. Uzun vadeli tuzak ise başarı kokusu baş döndürücüdür ve herkes hocanın başarısını takdir etmeye başladığında, kendi tanıtımını ön plana çıkarması, daha sonrada önünde bataklık olduğuna dair uyarı işaretlerini ıskalamasını kolaylaştırır. İşte bu dünya, en ufak bir kırılganlık belirtisi (gerçek yada hayali) gösterdiğinde kuyusunu kazmak için hazır bekliyor olacak. Bu kurgu sadece güzel futbol değil aynı zamanda ise kaybederken kazandıklarımız gösterecektir. Sürekli örnek verilen Avrupa kulüpleri araştırıldığında, yönetimlerin ve teknik heyetin ortak bir vizyon koyması krizden çıkışın en önemli bileşeni olarak karşımıza çıkmakta. Detaylı analizler ile nokta atışı transferler (altyapı dahil), hedefleri olan bir futbol takımı ve heyecan verici oyun anlayışı. Bu saydıklarım basit gözükmesine rağmen camia içerisinde bir hareketlenmenin temel taşlarıdır.
Camia hiç olmadığı kadar sabırlıyken köklü değişikleri yapmak, ortaya bir Bursaspor ve Bursasporluluk mantığı koymak gerekiyor. En zorlu fırtınaları hasarsız atlatma becerisi, sizi ve başarılarınızı tanımlar. Futbolda günlük olarak karşınıza çıkan zorluklar herkese farklı gelebilir fakat hepsinin özü aynıdır: Bir yandan günlük baskıları idare etmeleri gerekirken diğer yandan da düşünmeli ve kalıcı bir şey uygulamalıdırlar. Bunu yapabilenler işlerinde ustalaşır. Çözümün birinci kısmı ise uzun vadeli planlar yapmaktır; kısa vadeli borçlar ile kulüp idare edilmeye çalışılırken, sürdürebilir başarıyı sağlayan liderler bir yandan uzun vadeli planlar yaparlar. Bu; cesurca karar verme, bilgi edinip paylaşma, sadakat sağlama, gerektiğinde stratejik açıdan yeni şeyler icat etme ve yeteneğe yatırım yapmayı içerir. Bir kurumun sürdürebilir başarı sağlaması için yapılar inşaa etmek tüm görevlerin içinde en zorudur.
Kriz, tanımı dramatik ve radikaldir. Krize girmiş bir kurum talihini değiştirmek istiyorsa revizyona ihtiyaç duyar, kriz bir tercih noktasıdır. Bir çoğumuz bunun olumsuz ve dramatik olduğunu düşünürüz (haklı olarak) fakat kriz ”belirleyici an” yada ”dönüm noktası” anlamına gelir. Bursaspor ise eyleme geçecek kendisini ileriye taşıyacak momentuma fazlasıyla sahiptir. Başkan bu durumda çaresizliğe kapılmak yerine durumu sahiplenmeye ve sorumluluk almaya çalışıyor. Camiayı olumsuzluklardan korumak için açıklamalarını bilinçli ve gözden geçirerek yapıyor. İnşallah bundan sonra ki süreç başkanın bize verdiği güven ile mutluluğun paylaşılması olur.
Ramazan Çetin Kaya / Bursa.com
