Bursaspor’a marş…

Hakan Aslantaş’ın, FİNAL’de kullandığı cümleler Türk futbolundaki acı gerçeği bir kez daha hatırlattı; Türkiye’de iyi futbolcu arayışı var iyi/eğitimli bir fert değil… Hakan Aslantaş’ın, FİNAL’de kullandığı cümleler tam derslik… Tabii anlayana… “Büyük takımdan büyük takıma niye gideyim?” ve “Milli Takım benim için ikinci planda önce Bursaspor” sözleri, ardından sırf yeşil beyazlı kulüpte oynayabilmek için Konya’dan alacağı 300 bin lirayı bir kalemde silmesi, hem göze hem kulağa hem de vicdanlara hoş geldi…   Bunları ona söyleten/yaptıran gerçek, gurbette (Almanya) aldığı eğitim… Kim ne dersi desin, burada yetişin de Türk, oradaki de… Ama, farklıyız arkadaş… Neden şimdi, Abdullah Avcı Almanya’da kapı kapı dolaşıp araştırıyor? Bunun için…   ***   Neyse, biz dönelim kendi gerçeğimize… Şunu da belirteyim; Hakan bunları konuşmasaydı dahi sevilirdi, zaten seviliyor da… Çünkü, sahada sarf ettiği efor, atılan gollerden sonraki sevinci, hırsı, isteği üst düzeyde… Şimdi, birçoğumuz “Hakan’ın yaptığını kendi evlatlarımız Sercan ve Volkan yapmadı” diyoruz veya içimizden geçiriyoruz. Bakın; Türkiye’nin sorunu şu; Hep iyi oyuncu arayışı var. Almanya’da ise, önce iyi bir fert… Türkiye’de 500 binin üzerinde lisanslı futbolcu var. Bunların yüzde 20’sinin profesyonel yani şanslı olduğunu düşünürsek, geriye yüzde 80’lik bir dilim kalıyor… Sorsanız, çoğunun eğitim düzeyi yok denecek kadar azdır. Bizdeki zihniyet, “Oğlum futbolcu olsun, okumasa da olur”, “Okula bugün gitme, izin alalım, maça veya antrenmana gel” şeklinde… Şanslılar arasına giremeyenlerin ellerinde ne bir diploma ne de bir meslek var… Küçümsemek için söylemiyorum; şu an İstanbul Büyükşehir Belediyespor’da oynayan Metin Depe’nin okuma/yazması yoktu Bursaspor’daki günlerinde… Ama, şanslı gruba girmeyi başaran ender isimlerden oldu. Bir başka örnek; gözbebeğimiz, Milli Takım’daki gururumuz Serdar Aziz; yanlış hatırlamıyorsam liseyi dışarıdan yani açık liseden bitirdi. Bizim, Sercan’a da Volkan’a da kızmamamız lazım… Sistem, zihniyet değişmedikçe bu böyle gidecek çünkü…   ***   “İyi oluyor, Bursa’nın kıymetini bilemedi” desek de içten içe bir üzüntü yaşıyoruzdur… En azından ben yaşıyorum; Sercan Yıldırım için… Ne olursa olsun, Galatasaray’da oynadığı, gol attığı zaman (Bursaspor’a karşı hariç) yüzümüz gülüyor… Ama, aradığını İstanbul’da da bulamadı. Fatih Terim’in gözünden düştü. Büyük ihtimalle sezon sonunda gönderilecek… Benim önerim; Sercan Türk futboluna yeniden kazandırılmak isteniyorsa veya kendisi istiyorsa, bunun için en iyi adres yine Bursaspor… Tabii, hem ailesiyle hem de kendisiyle konuşup, gerekli dersleri aldıklarına kanaat getirdikten sonra.       Yazıcı ne yapacak? Geçen hafta, Yıldırım Demirören’in TFF başkanlığına karşılık, ona tek karşı duran Bursaspor Başkanı İbrahim Yazıcı’nın da Kulüpler Birliği’ne başkan olması gerektiğini yazmıştım… Yazıcı’nın, yakın çevresine, Kulüpler Birliği’ne bırakın başkan olmayı, toplantılarına bile katılıp/katılmama konusunda kararsız olduğunu söylediğini duydum.   Bursaspor’a marş… Hem FİNAL’e hem de bana, Bursaspor’un neden hala marşının olmadığı yönünde mailler geliyor… Özellikle, yapılacak etkili bir marşın stadyumda rakiplere korku salabileceği görüşü hakim… Bence de güzel olur… Hazır şu sıralar yeni bir beste fabrikamız/ses sanatçımız de var; Fettah Can… Kendisine rica edilse, seve seve yapacağını düşünüyorum. Belki de vardır ama kimse sormadığı için cesaret edip söyleyemiyordur. 

 

Orhan Güney

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu