Daha tren kaçmadı
Bu kadar büyük başarının ardından paraşütü açılmamış pilot gibi yere düşen Bursaspor, henüz treni kaçırmış değil. Öyleyse, camia olarak kenetlenip başarı köprüsünden geçmeye var mısınız, yok musunuz? Rüzgar gibi geçti… Evet gerçekten de 9 dalda Oscar kazanan o ünlü film gibi, Bursaspor’un son 3 senesi rüzgar gibi geçti. 2 Ocak 2009’da Ertuğrul Sağlam’ın Bursaspor’a attığı imza, aslında, çok değil 1,5 yıl sonra Türk futboluna atılacak tarihi imzanın da miladı olmuştu. O ünlü filmi başrolünde oynayan Clark Gable gibi filmcilerin tabiriyle İstanbul takımlarına ‘Clark’ çeken Türk futbolunun altın saçlı çocuğu; ismini yazdırdığı futbol devriminin ardından Bursa’ya Şampiyonlar Ligi coşkusunu ve gururunu yaşatan zaferin teknik mimarı olarak tarihe geçti. Ardından lig üçüncülüğü ve UEFA Avrupa Ligi elemelerine katılma bileti de, bu başarıyı tescilleyen damga gibiydi. Dedim ya; Bu 3 yıl aynen rüzgar gibi geçti. Hatta Süper Lig’de esen rüzgar, 2 sezon boyunca kasırgaya dönüştü ve ezberleri bozarak ortalığı kasıp kavurdu. NE UMDUK NE BULDUK Fakat bu sezon işler nedense beklendiği gibi gitmedi. Tabii ki rakipler şampiyon apoletli bir takıma karşı daha hırslı ve biraz da kapalı oynadılar. Bu da gayet normaldi. Ancak doğruyu söylemek gerek. Bu sezon, geride kalan 2,5 sezondaki takım bütünlüğü, coşkulu ve ısırgan futbolu ortadan kayboldu. Bazı maçlarda saman alevi gibi parlayan yeşil beyazlı takım, 2010 ruhunu bir türlü tekrar yakalayamadı. ÖZGÜVEN KAYBOLDU Yüksek beklentilerle alınan Tagoe, Sestak gibi isimlerin hayal kırıklığı yaratması, N’Diaye ve Batalla başta olmak üzere takımın iskeletini oluşturan omurgadaki isimlerin performansının düşmesi gibi etkenler, son dakika sendromları, taraftarın tribünden kaçması şeklinde ilk akla gelen etkenler nedeniyle Bursaspor, adeta paraşütü açılmamış pilot gibi büyükyara aldı. Bu ani düşüş ve irtifa kaybı, yeşil beyazlı takımın psikolojik olarak da yere çakılması sonucunu doğurdu. Özgüven kayboldu. Hatta 3 yıldır ayakları yerden kesilerek bulutlar üzerinde dolaşan ve başarıya alışan taraftar da, takımın zirveden 12 puan geriye düşmesine sert tepki verdi. 4. VAGONU YAKALARIZ Ancak hala tren kaçmış değil… Play-off treninin 4. vagonunu yakalamakiçin birkaç maçlık seri bize yeter. Tabii ki, biz; bel altı vurmadan, sadece saha içini ve kötü futbolu eleştiriyoruz. Öngörülerimizi sizlerle paylaşıyoruz. Zaten bizim işimiz bu; kırmadan, dökmeden, yapıcı eleştirilerimizi ve alternatif görüşleri ortaya koymak… Yoksa yerle bir etmek çok kolay! Geçen hafta, “Altın makası al eline hocam, yap köklü rotasyonu, yanındayım” diye yazdım… İnsua ve Svenssonson 35 dakikada şans bulsa da, bekleneni orta sahadaki yaraya merhem olamayacaklarını bir kez daha gösterdiler. Ancak devrenin sonunda kalan 4 maçta alınacak 12 puan, Bursaspor’un 28 puanla ilk 5’e girmesini sağlayabilir. HERKESTE HATA VAR 12 taraftarın stada giriş yasağının dün kalkmasıyla birlikte camiada bütünleşme yolunda umudum daha da arttı. Tabii ki, kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Başkanından yöneticisine, teknik adamından futbolcusuna, taraftarından medyasına kadar herkes belli oranlarda hata yapmıştır ve yapıyor da… Ancak önemli olan camiaya nifak tohumları serpmeden başarı için yeniden kenetlenebilmek… Yoksa; yarış devam ederken, birbirimizi yiyerek, ‘o bunu dedi’ ‘öteki şunu demişti’ şeklinde rövanşişt yaklaşımlarla sürek avına başlarsak bu işin sonu gelmez. KÜLLERİMİZDEN DOĞALIM Kentin en değerli markası ve ortak paydası Bursaspor bir tane… Öyleyse, gelin Ertuğrul Hocamıza, futbolcularımıza ve camiamıza sahip çıkalım ve küllerimizden yeniden doğalım. Çünkü onlar, cefakar taraftardan, sadece tribünleri doldurmasını, ‘hep destek, tam destek’ sloganlarına ve atkı şovlarını bekliyor. ** Bu noktada; Bursa’nın en büyük rakibinin yine kendisi olduğunu sakın unutmayalım. Öyleyse şimdi söyleyin; Camia olarak kenetlenip, başarı köprüsünden geçmeye var mısınız, yok musunuz?
Serkan Yetişmişoğlu
Bursa Gerçek