Futbolumuz çürürken!..

 

Birçok alanda yaşanan çöküş, futbola da sirayet etmiş durumda.

Tribünler giderek boşalırken,

Sportif başarı her geçen zaman diliminde geriye doğru gidiyor.

Top yekûn bir eylem planı hayata geçirilmediği takdirde komada olan futbolumuz hayata gözlerini kapayacak…

Futbol bir spor dalı,

İnsanların para harcayarak izledikleri bir gösteri sanatı,

Bir hizmet sektörü…

Bu yapıda görev alan, faaliyet sürdüren, para kazanan çok sayıda bileşen mevcut

Türkiye’de şu anda yaşanan yozlaşmanın en büyük nedeni;

Birazdan sıralayacağımız tüm seviyelerde ciddi problemlerin ve yanlışların olması…

Futbolun bileşenleri;

1.En üstte sporda karar verici olan siyasi erk

2. Futbolu yöneten idareciler

3. Futbol kulüpleri

4. Futbol kulüplerin başındaki yöneticiler

5. Futbolcular

6. Hakemler

7. Taraftarlar

8. Medya

9. Yayıncı kuruluş

Yukarıda saydığımız tüm bu faktörlerin birleşmesi sonucu futbol adını verdiğimiz ürün sahaya ve ekranlara yansıyor…

Tek tek bu faktörleri irdeleyecek olursak;

 

 

 

1.     Sporda karar verici olan siyasi erk

Spor, özellikle de futbol ülkemizde halk tarafından ciddi bir şekilde takip edilen ve her ortamda konuşulan bir eğlence alanı.

Bu denli yoğun ilginin olduğu bir alanda, özellikle bizim gibi toplumlarda, siyasi otoritenin dâhil olmaması imkansız bir düşünce.

Toplumun, akabinde oy potansiyelinin ve paranın olduğu bir oluşumda siyasi güç kaçınılmazdır.

Belli bir seviyeye kadar siyasetin ve tabii ki kanunların bu yapı içerisinde olması beklenen ve hatta olması gereken bir durum

Fakat Türkiye’de ki sıkıntı spor ve siyasetin çok fazla iç içe girmesi,

Siyasiler için bunun bir güç olarak kullanılması…

Yalnızca belli noktalarda temas etmesi gereken bu iki yapının sürekli el ele, kol kola gezmesi sporun ve futbolun geleceği açısından doğru bir yapılanma modeli asla olamaz…

 

2.     Futbolu yöneten idareciler

Bununla ilgili söylenebilecek en güzel söz;

“Balık baştan kokar”…

Birçok alanda olduğu gibi liyakat usulüne uygun olmadan,

Birilerinin isteği üzerine,

Yönetmekten çok yönetilmek üzere gelen kişiler

İster futbol, ister bir başka spor dalında bırakın bir başarıyı, düzenli bir sistemi dahi kurmakta başarısız olacaktır.

Şimdi herkesin aklına muhtemelen aynı soru geliyor?

Kendi kulübünü borç batağına sürükleyen,

Finansal yapıdaki hatalar sebebiyle Avrupa Kupalarından men edilen,

 Şike, teşvik, maç satma gibi futbolun en kirli sayfalarında Beşiktaş kulübünün isminin geçmesine neden olan kişi,

Hangi Özgeçmiş bilgileri ile şu anda bulunduğu koltuğa gelmiştir?

Yıldırım Demirören, Türkiye’de futbolun patronu olmayı hak ediyor mu?

Bu sorulara ve mevkileri doğru cevabı bulamadığımız ölçüde kurulacak olan sistemin sağlamlığı her zaman soru işaretleri doğuracaktır…

Futbolu yöneten kişilerin,

Alt yapılardan, üst yapılara

Tesisleşmeden, eğitime

Finansal yapının kurulmasından, denetim mekanizmalarına kadar

Futbolun tüm unsurları üzerinde bir sistem kurulması yönünde hareket etmesi sağlanmalıdır…

 

3.     Futbol kulüpleri,

Sistemsli bir yapıdan çok, kişisel kararlar üzerinden yürütülen,

Dernekler Kanunu doğrultusunda işlevselliğini sürdürmeye çalışan bir yapı.

Çok büyük paraların döndüğü bu yapıda, futbol kulüplerine özgü bir model geliştirilmeli ve

Yönetim,

Denetim,

İşleyiş mekanizmalarının çok net bir şekilde tanımlanmalıdır.

Kulüpte görev alan, başkan ve profesyoneller dahil,  herkesin

Bir günlük, yangından mal kaçırırcasına, oldubitti tarzında yapılan seçimlerde 80-100 milyon TL’lik borçlar 300-500 kişinin el kaldırıp-indirmesiyle ibra edilmesinin önüne geçilmesi,

Sayısal bir takım kriterler doğrultusunda

Takibin ve hesap verilebilirliğin olduğu bir sistemin getirilmesi kaçınılmaz bir gerekliliktir…

Kulüplerin rant yeri olmaktan,

Hizmet veren bir sektöre dönüşmesinin yolu sağlanmalıdır…

 

4.      Futbol kulüplerin başındaki yöneticiler

Esasında yukarıdaki maddede kısmen belirtmiş olduk.

İki temel konu mutlak suretle gerçekleştirilmelidir;

–          Hesap verebilirlik

–          Rant değil, hizmet sektörüne dönüşüm

Bu iki temel unsur üzerinden yöneticilerin

Mutlak suretle, sayısal bir takım veriler üzerinden takip edilmeli,

Yetkinlik ve liyakat olmazsa olmaz şart olarak aranmalıdır…

Donanımı, bilgisi, yetkinliği olmayan kişilerin “ben yaptım, oldu” mantığı ile hareket etmesinin önüne geçilmesi zorunluluktur.

 

5.     Futbolcular

Hem futbol eğitimleri,

Hem de kişisel eğitimleri konusunda ciddi problemleri olan bir grup…

Etkin bir alt yapı sisteminin kurulmamış olması,

Yabancı oyuncu kısıtlaması gibi kararlar,

Bilinçsiz yöneticiler,

Bu grubun;

Hak ettiklerinin çok üstünde rakamlar almasına,

Kendisini geliştirmesi konusunda motivasyon düşüklüğüne,

Ülke sınırları dışına çıkma gereksinimini engellemeye,

Saha içinde ve dışında kendisine çeki düzen vermemesine neden olmaktadır…

Zira bu rakamlar ve şartlar ona yetmektedir…

Bu tsunami dalgasında kendileri de su altında kalacaklar farkında değiller…

 

6.     Hakemler

Futbolumuzun kara gömlekli ve aynı zamanda kara vicdanlı unsuru.

Onlar da İstanbul Üçüzlerinin baskısı altında kalan,

Aziz’lerden,

Ünal’lardan,

Fikret’lerden korkan,

Ve akabinde maddi kaygınlarından dolayı eyyam yapmak zorunda kalan kesim…

Diğer tüm unsurlarda olduğu gibi çağın çok gerisindeler…

Korkunun ecele faydası olmadığını bir an önce idrak etmeleri gerekiyor…

7.     Taraftarlar

Tüm yaşanan bu süreçten en olumsuz etkilen kişiler…

Bu sektörde para harcayan

Ama verdikleri bu paranın karşılığını ne stadyumlarda, ne de TV’lerin başında alamayan kesim…

Fakat toplam kitle içerisinde sayıları çok çok az olmakla birlikte,

İçerisinde barındırdığı ve kendisini taraftar olarak tanımlayan ama

Şiddet gösteren,

Küfür eden,

Yönetimler ve futbolcular üzerinde baskı oluşturan,

Para harcamaktan çok, kulüp üzerinden nemalanmaya çalışan azınlık sebebiyle en çok suçlanan faktörlerin başında gelmektedir.

Futbolu yöneten kişiler, bu kişileri, futbolun ve dolayısıyla stadyumların içinden söküp atamadığı ölçüde,

Futbolu bir spor,

Bir eğlence,

Bir görsel sanat olarak algılanmasının önüne büyük bir engel koymaya devam edecektir…

Gerek siyasi otoritenin,

Gerek futbolu yönetenlerin,

Gerek kulüp başkanlarının,

Gerekse de taraftarların bu konuda üzerine düşen görevleri yerine getirmeleri zorunluluktur…

 

8.     Medya

Bana göre, sporda, özellikle de futbolda yaşadığımız olumsuzlukların nedenleri arasında en başta yer alan unsur…

Özellikle görsel ve yazılı spor medyasının,

Reyting uğruna,

Tiraj uğruna,

Üç İstanbul takımını kayırma adına yarattıkları ortam

Günümüzde spor camiasında yaşanan;

Şiddetin,

Eyyamın,

Şikenin,

Ayrımcılığın,

Kaosun temelini oluşturuyor…

Her geçen gün insanlar biraz daha kamplaşmakta,

Biraz daha ayrışmakta,

Biraz daha birbirini düşman olarak görmekte…

Çözüm? Belki hukuksal bazı yaptırımlar

Ama mutlaka toplumun eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi…

 

9.     Yayıncı kuruluş

Kısmen yukarıda bahsettik…

Üzerine düşen görev çok büyük,

Lakin

İstanbul kulüpleri ve taraftarlarına şirin görünme kaygısı

Yayın etiğinin dışına çıkmasına ve az önce bahsettiğimiz kamplaşmanın oluşmasına neden oluyor.

Bir an önce, futbolun ve seyircisinin yalnızca İstanbul olmadığının ayırımına varmalı…

Anadolu’da ciddi bir seyirci erozyonunun olduğunu fark etmeleri gerekiyor…

 

Evet;

Türkiye’de futbol giderek çürüyor…

Giderek yozlaşıyor…

Passolig derken,

Şike süreçleri derken,

Oynatalım Uğur’cum derken,

6222 derken,

İstanbul’a bir şey olmasın derken

Taraftar stadyumları terk etti…

Seyirciler TV’ları izlemiyor…

Dünya’da ve Avrupa’da giderek küçülüyoruz…

Evet;

Acı ama gerçek

Futbolumuz ölüyor…

 

Sinan Çavun / Hürriyet Bursa

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu