Bursa’yla Teksas’ı hiç unutmadım!
Efsane oyun kurucu David Rivers’la 13 yıl aradan sonra Uludağ’da konuştuk. 1999-2000 yıllarında Tofaş formasıyla 5 kupa kaldıran süper oyuncunun idealleri arasında bir gün Türkiye’ye gelip antrenörlük yapmakta var
Olay Gazetesi / Engin AKSÖZ Hiç unutamam; onunla binbir ricayla ve güçlükle ikna ederek yaptığım röportajın adıydı ’Riversla özel’… Tofaş’ın 1999-2000 yıllarında kazandığı 5 şampiyonlukta (2’si lig, 2’si kupa, 1’i Cumhurbaşkanlığı Kupası) büyük katkısı olan point guard, Türkiye’de basketbol oynadığı kısa sürede sergilediği performansla taraflı tarafsız herkesin beğenisi kazanmıştı. Müthiş oyun zekası, ’hem oynayan, hem oynatan oyuncu’ özelliği ve ’winner’ kimliğiyle bir döneme damgasını vuran Rivers, Türk basketboluna hizmet eden yabancılar arasında belki de en çok iz bırakan isim oldu. Mizacı gereği medyaya mesafeli yaklaşan bir basketbol efsanesini, o günlerde çalıştığım gazeteye davet edip bir söyleşi gerçekleştirene kadar akla karayı seçmiştim. Sonunda tercümanlığını yapan Özgür Topbaş’ı (kulakları çınlasın) devreye sokup; aradaki buzları eritmiş, mesafeli olmasını bildiği gibi; konuşmayı da pek sevmeyen bir adamdan harika bir söyleşi yapmıştım bundan tam 13 yıl önce. Futbola endeksli spor sayfalarında bir basketbolcunun manşete çekilmesi pek rastlanılan bir haber klasiği değildi belki ama, söz konusu David Rivers gibi ’istisna birisi’ olunca beklenenin üzerinde ses getirmişti. Ağzından dirhemle laf çıkan efsane yaklaşık 2 saat süren söyleşimizde, basketbol yaşamını, Tofaş’a nasıl geldiğini, başarılarla dolu kariyerini anlattı. Röportaja dönüştürdüğüm bu söyleşi o yıl bana cemiyet yarışmasında ’en iyi röportaj ödülü’nü getirdi. *** David Rivers’ın Uludağ’da bir otelde düzenlenen ’Dünya Alt Yapı Basketbolu Zirvesi’nde konuşmacı olarak yer alacağını öğrenince, ’13 yıl aradan sonra bir Rivers özel’ daha deyip, dün soluğu Olay Medya ekibi olarak Uludağ’da aldık. Görür görmez hatırladı. ’Merhaba arkadaşım’ deyip boynuma sarılması ise kendi adıma günün sürprizi oldu. Araya Amerika’da antrenörlük yapan Bursa basketbolunun bir başka değeri Ali Ton’u tercüman oturtarak zaman tüneline daldık, biz sorduk o yanıtladı. -13 yıl aradan sonra yeniden Bursa’da olmak nasıl bir duygu ?. ’Kendimi Bursa’da evimde gibi hissediyorum. Adım atar atmaz çok heyecanlandım. Şehir çok gelişmiş. Tofaş formasıyla çok büyük başarılara imza atmıştık. Kazandığımız kupaları bugün bile tek tek hatırlıyorum.’ ’O günkü kadro gerçekten çok özeldi ve çok değerli oyuncular vardı? Hala görüştüklerin var mı?’ -Başkanımız Efe Aydan’la, şimdi teknik koordinatörlük yapan, o zamanki coach’um Tolga Öngören’le ilgimi hiç kesmedim. Adeta bir aile gibiydik ve aramızda çok iyi bir arkadaşlık ortamı vardı. Başarıyı da böyle yakaladık’ ’Taraftar seni hala unutamadı. Özellikle Teksas grubu. Onlara bir mesajın olacak mı? ’Her maç beni tribünlere çağırarak tezahürat yapmaları karşısında çok duygulanırdım. İnsanın seviliyor olması çok güzel bir şey. Ben olmasam da takımlarını desteklemeye devam etsinler. Bursa’da bulunduğum yıllarda küçük çocuklardan oluşturduğumuz ’Küçük Teksaslılar’ diye kulübümüz vardı. Haftada bir onlarla yemeğe gitmek bana büyük keyif verirdi. Şimdi herhalde hepsi birer delikanlı olmuştur. Bir sosyal sorumluluk projesiydi, içinde yer almaktan hep gurur duyduğumu söyleyebilirim. Hiç değilse birkaçıyla görüşebilmeyi de çok isterdim’ ’Uludağ’da Dünya Altyapı Basketbol Zirvesi’ isminde bir organizasyonda konuşmacı olarak yer aldın. Bu konuda neler söylemek istersin?’ ’Böyle bir organizasyonun Türkiye’de, özellikle Bursa’da düzenlenmesi inanılmaz bir fırsat. Basketbolda alt yapıya yapılan yatırım kadar, oyuncuların eğitimi de çok önemli. Bu zirve bu konuda bir adım ve dünyaya da örnek olmalı.’ ’Peki bir gün Türkiye’ye antrenör olarak dönmek ister misin? ’Basketbolu profesyonel olarak bıraktım ama amatör olarak oynamaya devam ediyorum. (Bu arada göbeğini göstererek, 10 kilo fazlası olduğunu söyledi!) Halen ABD’de özel bir şirkette eğitim ve basketbol ağırlıklı kamplar düzenleniyorum. 9 ülkede de kamp çalışmaları yapıyoruz. Bundan sonraki hedefimde kesinlikle antrenörlük yapmak var. Günün birinde Türkiye’de, özellikle Tofaş’ta çalışmak neden olmasın?’