Bu şehir bizim, bu kulüp bizim
Bursa Hakimiyet Gazetesi Spor Yazarı Suat Paçacı'nın köşe yazısıdır.

Şehrin batı tarafında bir hikaye yazılıyor, bu sezon…
Genç bir adamın Özlüce’de yaktığı ateşin bütün şehre yayılmasıyla birlikte zifiri karanlığından bir ok gibi fırlayıp, Anadolu’ya ve oradan Türkiye’ye bir kısrak başı gibi uzanan, “Bu şehir bizim, bu kulüp bizim” diye haykıran insanların hikayesi…
(Nazım Hikmet’in anısına, saygıyla…)
Batı Yakasının Hikayesi gibi kült bir yapım olmaya da namzet.
20’den fazla ödül almış, tarihi ve kültürel değeri ile ABD’nin ulusal eser arşivinde muhafaza edilmesine karar verilmiş bu filmin bir benzeri değil de, ne ola ki bu yaşadığımız, tanık olduğumuz süreç…
Öyle bir ivmeyle hareket ediyoruz, o denli inanmışız ki, önümüze kim çıkarsa, ezip geçmezsek yuh olsun bize…
*
Bu şehrin iliklerine ilmek ilmek dokunmuş bir futbol kültürü var ya, işte o kültür, bin yıl geçse de değişmez olan alışkanlıkları, hiç unutulmamış, sanki hiç ara verilmemiş gibi yaşar ve yaşatır.
Mesele, ruhumuzdaki kaplanı harekete geçirmektir, o kadar…
Ya da şöyle izah edeyim.
Bugün tribündeki 43 bin taraftarın şeceresini incelemek mümkün olsa, bir baba, bir amca, abi, dayı figürüne mutlaka rastlarız.
Bundan 40 yıl önce, yeni doğan erkek çocuklarının kulağına Sedat, Sinan, Mesut, Ahmet Tuna, Baykul, Tezcan ve daha bir sürü efsanenin ismi okunurdu, Ezan-ı Muhammediye eşliğinde…
Şimdinin babaları gibi egzantrik isimler peşine düşmezdi büyükler.
Gel geriye…
15-20 yıl önceye dön.
Hanımdan izin aldılar diyelim; aramızda, Baliç, Pablo, Belluschi gibi isimlere sahip çocuklar dolaşmıyorsa eğer, sebebi nüfus memurlarıdır.
Bursaspor aşığı babalara “bu ismi koyamazsın” dedikleri için…
Diyeceğim o ki, futbol bu coğrafyada yeni keşfedilmiş bir şey olmadığı için, bize bakıp da “bu adamlar küllerinden yeniden nasıl doğabiliyorlar” diye merak buyurmasınlar.
Biz zaten hiç ölmedik ki…
*
Biraz da saha içinde ne olup bittiğine bakalım.
Peşin hüküm, cehaletin insana uzattığı dost elidir…
Sıkarsan sıkılırsın, üzülürsün…
*
Şimdi Vefa için hiç olumlu cümleler kurmamış birinin pazar gecesi neler düşündüğünü, nasıl bir pişmanlık ateşiyle kavrulduğunu tahmin edin isterim.
Yetenek, doğuştan bahşedilen rütbedir, fiziksel yeterlilik ise bir üniforma.
O üniforma kırış kırışsa eğer, ütülersen düzelir.
Dar geliyorsa da biraz kilo verirsin, oturur üstüne, çakı gibi olursun.
Velhasıl aslolan rütbedir, üniformanın üzerinde nasıl durduğuna bakanlar, Vefa’ya bence bir özür borçlular.
*
19 haftanın üçü hariç her maç sonradan oyuna giren, bu sezon bir sefer bile ilk onbir tadını almamış 24 yaşında genç bir adam Bora Yılmaz.
Bu maç öncesinde Vefa ile birlikte, İstiklal marşını bu kez yedek kulübesinde değil de seremonide okuyacağına o kadar emindim, o kadar inanmıştım ki, kadroda olunca kendi evladımın ismini görmüş kadar mutlu oldum.
Harika bir performans ortaya koydu.
Sıranın bir gün kendisine geleceğini bilerek, sabırla beklemenin mükafatını aldı ya, gerisi çorap söküğü gibi gelir.
*
Bir parantez de 2008 model Ahmet Çobanoğlu’na açmalı.
16 yaş kimilerine büyük gibi gelebilir ama o hala bir çocuk…
Neden mi böyle düşünüyorum?
Maç bitiminde saha içine inip AS TV canlı yayınına katılmak için beklerken, onun tribündeki annesine koşup, o denli içten sarılışına, yüzünü annesinin göğsüne gömüp yaptığı asistin mutluluğunu onunla yaşamasına o kadar kitlenmişim ki…
Süha’nın sesiyle anca kendime gelebildim.
Daha yolun çok başındasın Ahmet.
Anne sözü dinlemekten asla vazgeçme.
Hoşgeldin Suat abi. Sen bu şehrin en önemli spor gazetecilerinden biri oldun yıllarca. Rahmetli Mehmet Özman’ın emanetisin. Çok güzel bir yazı ile aramıza hoşgeldin. Sen de döndüğüne göre şenlensin artık ortalık.
Harika yazı. Deneyimli gazetecilerimizi de özledik gerçekten. Kötü yönetimler yüzünden küstürülen herkes geri dönüyor. Harika
bu lig BURSA SPOR un olmaması bir lig bu lig de sadece ismi yettiği yaşananlarla belgelenmiştir bazıları bunu anlayamamış ola bilir onlara sadece seyirci potansiyeliyle anlata biliriz şimdi söz bundan sonra geri dönüşü ele almalıyız ve gerçeklerden ders alıp üst lig için başarı için plan programları yapmalıyız …….
Küçük Babıali denilen Bursa yerel basının kalemini iyi kullanan, Türkçeye duyarlı birkaç eski gazetecilerinden biridir Suat Paçacı. Bursaspor Basın Sözcüsüyken Ali Ay döneminde bazen camiayı sözleriyle ve yanlış icraatler yapan başkanın yanındaki tavrıyla yazılarını özlemiştir bu kent. Hayırlısı olsun.
Yanlış icraatler yapan başkanının yanındaki tavırları derken? Zaten o icraatleri bunlar yaptırıyodu goçuumm
Sayın, başkan en az 50 bin civarı daha stada gelemeyenler var bilgin,, olsun..