Bir zamanlar Bursaspor

Yaşlanıyor muyuz ne?!.. Nedense, birden yıllar öncesine gittim. Zaman tünelinde neler geldi aklıma neler…

Bursaspor'la tanışmamı ve çeyrek asrı geride bıraktığım gazetecilik mesleğimdeki bazı anılarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Baştan söyleyeyim;

Eğer, "Banane senin anılarından" diyorsanız, sakın bu yazıyı okumayın!..

***

Nostaljik yolculuğa hazır mısınız?

Öyleyse buyurun…

38 YIL ÖNCEYDİ…

1974 yılında başladı tribünlerle tanışmam…

Zaten 1963'ten beri Mahfel grubuyla deplasmanlara giden Teksas'ın atalarından sayılan Bursasporlu babanın oğlu olarak bu da gayet doğaldı…

1967'de İnönü'nün eski adıyla Mithatpaşa'da;

"Senin önünde bütün takımlar eriyor. Türkiye Ligi bekle Bursaspor geliyor" pankartını arkadaşlarıyla birlikte açan Tatar Mehmet'in oğlu (Meraklısına; o pankartlı fotoğraf hala babamda duruyor)…

Mesut Şen ve Ersel Abi'leri hayal mayal hatırlıyorum.

BABADAN TEKSASLI

Dr. Recai, İngiliz Kemal (Batmaz), 'Deli' Bahtiyar- Vahit, Sedat 3, Beyhan, Nejat Bideyiç'i önceleri tribünden izledim.

1986'da Türkiye Kupası'nı kazanırken, Yusuf Eniştem ile birlikte o zaman henüz üstü açık olan Teksas'taydım.

Hatta babam beni küçükken Kansas'a (Yansas) götürürdü. Teksas'ın kapalıya yakın tribünüydü burası…

Rahmetli gazeteci büyüğüm Ayhan Uzoğuz da bu tribüne FAT derdi. Yani, Futboldan Anlayanlar Tribünü (FAT) anlamında…

ARKADAŞIM ABDÜLKERİM

Zaten Çarşambapazarı'nda oturduğumuz için Merinos İlkokulu'nda ve stadın dibindeki Atatürk Lisesi'nde okumuş, çocukluğu ve gençliği stat çevresinde geçmiş biriydim.

Teksas'ın eski beyin takımından ve BursAnkara dostluğunun temelini atan Şehit Asteğmen Abdülkerim Bayraktar ile Lisede yan sınıftaydık.

İkizi Fehmizat ile birlikte tribünlere büyük emek verdiler Şadırvan Grubu ile birlikte…

Allah gani gani rahmet eylesin kardeşime…

***

İlkokuldayken maçtan sonra stattan çıkmaz, kartonları yukarıdan dışarı atar, bir sonraki maçta satan arkadaşlarıma yardım ederdim.

80'li yıllarda Mücellip, Minas, Altan, Zonguldaklı beyaz saçlı Bülent, Arap İbrahim gibi bugünlerde pek hatırlanmayan isimleri, her sene kümede kalmaya çalışan Bursaspor'u izledik inançla, umutla…

GAZETECİLİĞE MERHABA

1987'den itibaren 18 yaşında muhabirliğe başladım Uludağ Gazetesi'nde…

Nejat Biyediç'e, A.Suphi Evke'ye, Hakan Şükür'e, Beyhan Çalışkan'a, kaleci Erhan'a, Yalçın Gündüz'e, Adnan Örnek'e, Turan Şen'e, Küçük Erhan'a, Cemal Vardar'a, Erkan Öncel'e, Dr. Kemal'e yıldız verdim, onlarla röportaj yaptım.

K.Erhan'ın 0-2'den 3-2 biten Fenerbahçe maçında Schumacher'e attığı 3 golü de, Trabzonsporlu Pfaff'a kupada attığı golleri çektim ve bu fotoğraflarla birçok değerli ödül aldım…

Hatta hiç unutmam; fırtınalı bir Zonguldak maçında kale arkasında gol çekmek için 90 dakika beklerken, şemsiyemiz rüzgardan kırıldığı için afedersiniz; donumuza kadar ıslanmıştık.

ŞAMPİYONLUKLARDA ORADAYDIM

Bursaspor 3.Lig takımı, Bozüyük'te Ersel Uzgur, İslam, Gürselli kadrosuyla şampiyon olurken, 2.Lig'de Kütahya'da Ahmet Kılıç takviyeli Murat Yoldaş, Faruk Korkmaz, Talip, Hacı Murat, Yüksel gibi unutulmaz isimlerden oluşan ekip ipi göğüslerken, ben yine elimde makinayla sahadaydım.

Şampiyonluk turlarında kan ter içinde kalmıştım, o anları ölümsüzleştirebilmek için…

BİYEDİÇ'İN EVİNDE

Tabii unutulmaz anılarım da oldu çok şükür!..

Bursaspor'un efsane kaptanı İmparator Nejat Biyediç'in evinde 1987'de eşi Mirna ile Selvili Cadde'de röportaj yaptığımda, henüz biricik kızları Anja yoktu dünyada… Sonradan çok iyi dost olacağım ve aynı gazetelerde yazıp, aynı ekranları paylaşacağım İmparator'a mutfak önlüğünü giydirip yemek pişirtirken, eşiyle tavla oynatırken, O hiç kapris yapmamıştı. Bu röportaj; o dönemin en popüler haftalık spor dergisi 'Gelişim Spor'da yayınlanmıştı tam sayfa… (O gün bize tercümanlık yapan değerli dostum Mustafa Sevinç'in kulakları çınlasın)

BAŞKAN ÖZSELEK'Lİ YILLAR

Sonra yine aynı yıllardı… Daha dün gibi hatırlıyorum. Merhum kaptan Orhan Özselek kulübe kimse sahip çıkmayınca Tayyare'nin tozlu kulisinde 15 dakikada liste oluşturup, kaptanlık yaptığı kulübe Başkan olurken tarihe not düşmüştüm kongre haberlerimle…

İbrahim Yazıcı, 22 sene evvel Özselek'ten başkanlığı devralırken de yine aynı sinemada oradaydım.

Vakıfköy Tesisleri ışıklandırıldığı dönemde, sezon açılışına İstanbullu gazeteciler özel olarak helikopterle getirildiği gün de oradaydım.

KELLE KOLTUKTA

Deplasmanlar deseniz başka bir alemdi…

Biz 12 saatlik Adana, 17 saatlik K.Maraş gibi deplasmanlara otobüsle giderdik. Hem de bir gece önce gidip, maçtan sonra hemen otobüsle Bursa'ya dönerek… Yani, tıpkı cefakar Bursaspor taraftarı gibi 2 gece üst üste yollarda otobüs koltuklarında uyurduk, tilki uykusunu…

TAŞ YAĞMURU

Yıl 1987-88'di;

Bolu'da evsahibi takımın kale arkasına geçtim diye taşlı kartopu yemiştim. Ama yine de yılmadım ve montumu kafama çekip tam siper gole yattım Bolu kalesinin arkasında…

Yine aynı sezon, Nevzat Güzelırmak yönetiminde 2.Lig için kurulan, ancak 1.Lig'de 5. olan o meşhur sezonda, Ersel Uzgur'un ilk kez A takımda oynadığı Adana'da Bursalı 8 gazeteci içinde, A.Nail'in golünü çekmek için kale arkasına geçtim Adana Demirspor maçında…

Sen misin Demirspor kalesinin arkasına gol çekmek için giden… Zaten iyot gibi açıktayım, tek başına dikilen basın gömlekli bir tip olarak…

"Şeftalili" küfürleri ve taşları yemeyi göze almıştım. Nitekim mancınıklar hemen çalışmaya başlamıştı uğultularla beraber… Koca koca taşlar kafamı teğet geçerken, Ali Nail Durmuş ve Şenol Ulusavaş'ın 5 Ocak Stadı'nda her iki yarıda attığı golleri de kabak gibi çektim.

Hatta taç çizgisinden fotoğraf çeken (o zaman izin vardı oradan çekmeye) bizim Suat duymuş, Bursalı gazeteci abilerimizin "Bak Serkan çekiyor golleri, sen de gitsene kale arkasına" demesini ve diğer meslektaşının, "Yaa, sıkıysa sen gitsene! Baksana nasıl koca koca taşlar atıyorlar!" diye karşılık verdiğini…

UNUTULMAZ HOCALAR

Yılmaz Vural'ın babacan ve samimi tavırlarını, Nevzat Güzelırmak'ın bana 'evlat' deyişini, A.Suat Özyazıcı'nın 'Sarı' diye hitap etmesini, Yılmaz Gökdel'in defalarca uyarmama rağmen 'Serdar' demesini de unutamam.

Hatta öyle ki; Gökdel 1999'da Girne'de karşılaştığımızda, 'Naber Serdar' deyince ikimiz de patlatmıştık kahkahayı!..

Ayrıca Gökdel'in Fomara Han'daki kulüpte pastalı basın toplantıları da o dönemde çok meşhurdu.

Bir de "Muhabirlerden en çok Mehmet Basit'i seviyorum" derdi Gökdel. 'Neden?' diye sorunca da, "Benden kısa tek muhabir Basit de ondan" diye patlatırdı espriyi, kulakları çınlasın.

Aslında daha uzun süre görev yapacaktı 'Kısa Maltepe' lakaplı Gökdel Hoca ama, kendi getirdiği santrfor Erhan Kiremitçi (K.Erhan) o kadar çok kaçırdı ki, ilk haftalarda, Yılmaz Hoca da adaşı Yılmaz Vural'a görevi Almira Otel'de yönetici Tacettin Bey'in ofisinde teslim etmek durumunda kaldı.

İNTERTOTO FIRTINASI 1995'te Musisi İntertoto Kupası'nda tarihe geçen ilk Timsah yürüyüşünü yaparken, Baliç, Ercüment golleri sıralarken, Bursa Hakimiyet ve Yeni Yüzyıl Gazetesi'ndeki yazılarımı hiç unutamam.

Hey gidi günler hey! Aradan 17 sene geçmiş…

İÇİMİZE AKAN GÖZYAŞLARI

2004'te gözyaşlarımızı içimize akıtıp, 41 yıllık çınarın Sakarya'da devrildiği o gün kapkara günü Olay Spor'un sayfalarını yapmak durumunda olan spor servisinin Şefiydim o dönem…

O an; önceleri donup kalmıştık hepimiz…

Ama üzüntüden yığılıp kalma gibi bir şansımız yoktu.

Kötü de olsak, ağlasak da o sayfalar yapılacaktı!

Nitekim içimiz kan ağlayarak görev yaptığımız o geceyi hatırladıkça yüreğim bir tuhaf olur!

KUPAYI GÖREMEDİK

Sonra…

2006'da Lig A şampiyonluğuna ulaştığımız gece de 'önce gazeteciyim, sonra taraftar' durumunu bir kez daha yaşadım!

Kupa törenini göremeden, görev gereği gazetemiz Olay'a koşmuştuk, Cemal Abi ve Ali Aydoğdu ile birlikte…

Töreni gazetede ekrandan izlemek bana çok koymuştu. Ayrıca o gece Çatalfırın'daki izdihamı ve takım otobüsünün bu nedenle Tophane'den dönmek zorunda kaldığına canlı olarak tanıklık etmek istemez miydim!?

"Gazetecilik beklemez, verilen görev kutsaldır" dedik ve yine sineye çektik.

ŞAMPİYONLUK GELİYOR

2009'da Avusturya kampıyla başlayan sezonda Olay Medya (TV-Gazete) Spor Müdürü olarak, şampiyonluk sürecinin her anına tanıklık ettiğimi hatırlayınca yüreğim ferahlıyor hemen…

Nasıl ferahlamasın dostlar, ömür boyu peşinden koştuğu takımı, bırakın şampiyon olmayı, ilk 3'e girdiğini bile göremeden göçüp gitmiş binlerce Bursaspor taraftarını düşününce, insan kendisini o kadar şanslı hissediyor ki!

Ayrıca Türk futbolunda devrim yaratan 16 Mayıs 2010 gecesi Olay TV'de spiker Gökhan Küçukkaplıdağ ile teknik direktör Yalçın Gündüz'e maç anında 90 dakikalık canlı programı koyarken de zafere inanıyordum.

O; 9 saat süren rekor canlı yayında, gece şampiyonluk destanının yer aldığı tarihi gazeteyi bitirdikten sonra saat 02.30'da sunuculuk görevini Gökhan'dan devraldığımda yorgunluğumu hiç hissetmiyordum bile…

KUPA TÖRENİNİ ANLATMAK…

Bir de, 17 Mayıs'taki şampiyonluk kupa törenini stadın çatısından canlı anlatmanın "Veee kupa Kaptan Ömer Erdoğan'in ellerinde yükseliyor" diyerek mikrofon başında haykırmanın hazzı ve gururu, o kente, takımına, renklerine aşık olduğu kaç gazeteciye, spikere kısmet olur!

Sorarım size; o anların değeri parayla pulla ölçülebilir mi?

TARİHİ İŞLERE İMZA ATTIK

Ayrıca, o tarihi günlerde, şampiyon Bursaspor'un 4 parçalı dev posterini, 50 bin basan Olay'ın o unutulmaz çift sayfalık devasa şampiyonluk kapağı sayfasını, 100 sayfalık kuşe kağıda basılı 'Şampiyonluk Kitabı'nı bedava verişimizi hatırlıyorum da, umarım ölmeden Allah bana yine gazeteci olarak böyle hizmetlere imza atmak nasip eder, diye dua ediyorum.

Tabii, Olay TV Spor Şefi Tarık Çapçı arkadaşımın kaleme aldığı 'Kuruluştan Şampiyonluğa Bursaspor' adlı 63 dakikalık VCD'nin Olay'la ücretsiz verilmesini de çok önemsiyorum.

Olay Medya Spor Servisi olarak yaşadığımız o gururu unutmak mümkün mü? O unutulmaz eserlere katkı koyan, emek veren bütün arkadaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum.

Olay TV'de her pazartesi Final'de Özge Yetişmişoğlu, Tarık Çapçı, Erkan Öncel, A.Suphi Evke, Adem Vural ve tüm Olay Medya Spor ekibiyle müthiş işlere ve programlara imza attık.

BOĞAZ'DA BAYRAĞIMIZ DALGALANDI

Şampiyonluğun coşkusu çok tazeyken, Bursaspor bayrağı, tıpkı o meşhur tezahürattaki gibi İstanbul'un 2 köprüsüne asılırken, Tarık Çapçı, Ayhan Işık ile 3 ayrı noktadan canlı yayın yapmıştık.

Bu canlı yayını merkez stüdyodan an be an yorumlarken aldığımız hazzın tarifi yoktu!

Yayın ekibi olarak hepimizin tüyleri diken diken olurken, habercilik anlayışımızla yine fark yaratmış ve tüm Türkiye'ye ve dünyaya bu tarihi bayrak asma törenini anında ulaştırmıştık.

Sonraki sezon, evimizdeki ilk Valencia maçında Şampiyonlar Ligi müziğini duyduğumuzda hangimizin tüyleri ürpermedi ki?!

ŞANSLI AZINLIK

Glasgow Ibrox Stadı'nda, Manchester Old Trafford'da, Valencia Mestella'da tarihi Şampiyonlar Ligi maçlarının hepsini yerinde izleyen 10-12 şanslı Bursalı gazeteciden biri olmanın verdiği tarifsiz gururu anlatmak mümkün mü?

Tabii ki hayır!

Hani 'anlatılmaz yaşanır' derler ya, aynen öyle.

ERGİC'LE OLD TRAFFORD'DA

İvan Ergic ile İngiltere'deki ManU maçından bir gün önce tünelden Old Trafford'un çimlerine ayak basarken yaptığımız Türkçe sohbetin keyfi, değeri ölçülebilir mi?

Ayrıca şampiyonluk göremeden yitip giden o kadar çok yürek var ki!

Medyaya bakarsak; 23 yıl beraber maç anlattığım ve omuz omuza çalıştığım Mehmet Özman Abim, emektar muhabir Mehmet Basit, Bursa'nın duayen gazetecilerinden Aykan Uzoğuz hocamız, Enver Ayhan, Çetin Şeker, Selim Hacıoğlu, Atalay Gönül, Selman Özkan ve daha adı aklama gelmeyen birçok basın emekçisi…

Tabii geçen yıl kaybettiğimiz muhabir Süleyman Gökova büyüğümüzü de unutmayalım. Allah bu camiaya hizmet eden herkese rahmet eylesin. Âmin.

POTA ALTI EFSANESİ

"İyi hoş da basketboldan hiç sözetmedin" dediğinizi duyar gibi oluyorum.

1996'da Barbaros Çıdal ve 'Oynat Uğurcuğum' olarak bilinen Yönetmen Uğur Yıldırım ile Olay TV'de başlattığımız POTA ALTI, 10 yılda efsane oldu.

Bu arada 15 yıl (1995-2010) çatısı altında gururla çalıştığım Olay Medya'da; Olay FM'de 1995'te Ribaund programını da unutmayalım.

Birçok genç muhabirin yetişmesine de katkımız oldu. Karşılıksız anlattık bildiklerimizi usta-çırak misali…

NİCE ZAFERLERE

Velhasıl kelam, iyi ki 25 senedir bu işi yapıyorum…

İyi ki Bursasporlu bir babanın oğlu olmuşum.

Elim kalem tuttukça ve dilim döndüğünce bu sütunlarda ve ekranlarda; sevdamız Bursaspor ve diğer bütün branşlarda inandığım şeyleri yazmaya ve yapıcı eleştiri yapmaya devam edeceğim.

Nice yeşil-beyaz zaferler yaşamak ve yazmak dileğiyle…

 

Serkan Yetişmişoğlu

bursadabugun.com

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu