Bir mektup, bir anı

Beşiktaş olayları nedeniyle tutuklu Bursasporlular’ın bazılarının olaylarda yer almadığını, diğerlerinin ise işlediklerinden çok farklı suçlarla itham edildiklerini perşembe günü dile getirmiştim. Şimdi de ismi bende saklı bir Bursasporlunun bir büyüğüne yazdığı mektup elime geçti. Küçük bir bölümünü aktarıyorum.

“Birilerinin iftirası sonucu buradayız. Aile düzenim bozuldu, bana nasıl bakacaklar bilmiyorum. Kayınpeder ve kayınvalidem ellerim kelepçeli olarak beni gördü. Bakışlarından utandım. Benim bu olaylarla alakam yok, yaptığımız yardım faaliyetleri görmezden geliniyor.Şu hayattaki tek övündüğüm, tek suç işlememem. Ama ne yazık ki birileri bizi suçlu gösteriyor. Adalete güvenimiz tam. Lütfen bunu herkese anlatın ve bizim için dua edinİnşallah adalet yerini bulacaktır.”  

**

Bu mektup bana yakın geçmişte birebir yaşanmış benzer hikayeyi hatırlattı. Anlatalım.

Yıl 2002, aylardan Ekim.

Hikayesini anlatacağım Bursasporlu, bir gazeteci; ama o dönem mesleğine ara vermiş ve bir Bursaspor-Trabzonspor maçını kale arkasında izliyor. Maçta son dakikalar durum 1-1, hakem, Trabzon lehinetartışmalı bir penaltı çalıyor. Buna tepki gösteren bir grup taraftar tribün koltuklarını kırarak sahaya atmaya başlıyor. Atılanlar adamımızın kafasına da isabet ediyor, o da “atmayın, yapmayın” diye kendini yırtıyor. Stattan çıkan adamımız evine gidiyor, maçın ertesi günü Setbaşı’nda dolaşıyor.

O sırada bir minibüsten inen polisler tarafından “Seni bekliyorduk” diyerek gözaltına alınıyor. Nedenini sorduğunda “maçta koltuk kırmışsın kamera görüntülerin var” yanıtını alıyor.

O da “görüntüleri bana da izletin, aksine ben kırmayın diye çabaladım” diyor, “tamam izlersin” yanıtını alıyor. Organize Suçlar Müdürlüğü’ne geliniyor.  6 kişi ile birlikte nezarete atılıyor. Bizimkisi itiraz ediyor, “videoyu izletin ben yapmadım ispat ederim” diyor ama nafile. Tam 3 gün tek kişilik odada kalıyor. Her gün arka kapıdan sağlık kontrolüne götürülüyorlar. Son gün görevliler şube adı yazan şapkalarını ve yeleklerini giyerek 6 kişiyi “gelin sizi nişanlayalım” diyerek birbirlerine kelepçeliyor ve bu kez ön kapıdan çıkarıyorlar. Emniyet’in davet ettiği basın mensupları da onları bekliyor. Adliye’ye gidiyorlar. Mahkemede “çete” suçundan 13,5 yıl hapis ile yargılanacaklarını öğrenince şok oluyorlar.

Savcı sorgusunun ardından adamımız ve bir kişi daha tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalırken, diğer dördü cezaevine gönderiliyor. Bizimki ertesi gün evinde gazeteleri açtığında ‘Çeteci, holigan’ başlıklarıyla tüm gazetelerde resimlerini görüyor. Pencereden dışarı baktığında evinin önünde 2 polisin kendisine baktığını fark ediyor. Sebebini sorduğunda emir aldıklarını kendisini takip edeceklerini söylüyorlar.

Bu takip aylarca sürüyor, evden çıkıyor peşindeki iki polis azılı bir suçluymuş gibi onu takip ediyor. Bu arada mahkeme de devam ediyor her mahkemede yine boy boy resimler gazetelerde yayınlanıyor. Kendisi mesleğine dönmeye hazırlanırken, işyerinden yaşananlar nedeniyle ret cevabı alıyor.

1,5 yıl sonunda herhangi bir şikayetçi olmadığı için dava sona eriyor. Ama internette arama motorlarına ismi yazıldığında çeteden yargılanan taraftar diye 9 yıl geçmesine rağmen hala adı çıkıyor. Rutin polis kontrollerinde GBT’sini inceleyen polisler hala “çetecilikten yargılanmışsın” diye sorular soruyor.

O da “attığınız iftirayı mı soruyorsunuz” diyerek yanıt veriyor. Bir işe başlıyor, onun yerinde gözü olan eski çalışanlar o olayların gazete küpürlerini müdürlerin önüne koyup, “işe aldığınız adama bakın” diyorlar.

Daha birçok olumsuzluk yaşıyor ve yaşamaya devam ediyor. Bunları, bu kadar ayrıntıyı nereden mi biliyorum?

Gayet normal. Çünkü o Bursasporlu benim.

 

Tarık Çapçı

Bursa Gerçek

Bir yorum yazın

Lütfen bir isim/rumuz ve yorum yazın.

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu