Akıl alır gibi değil!
Süper Lig'de zor günler geçiren Bursaspor, 9 haftadır galibiyete hasret kalırken kötü oyun hücum hattına da yansıdı.
Yeşil-beyazlı ekip, son 3 maçtır gol sevinci yaşayamazken, Galatasaray karşılaşmasının ardından bu sezon ligde 9’uncu kez bir 90 dakikayı gol atamadan bitirdi. Teknik Direktör Paul Le Guen‘in oyun sistemleri ve değişiklikleri de bu kötü gidişatı engelleyemezken, özellikle hücum oyuncularının formsuzluğu da öne çıktı.
SUSKUNLUĞA BÜRÜNDÜLER
Bursaspor‘un ligde en fazla gole katkı veren oyuncusu olan kaptan Pablo Martin Batalla, 4 gol, 5 asist ile toplamda 9 golün içerisinde yer alırken, son olarak 10’uncu hafta iç sahada oynanan Antalyaspor maçında rakip fileleri havalandırdı. Sakatlığı nedeniyle 3 maçı kaçırmasına karşın Arjantinli yıldız daha sonra süre aldığı 10 lig mücadelesinde ise sadece 1 asist gerçekleştirebildi. 5’er golleri bulunan Bogdan Stancu, Dzon Delarge ve Aziz Behich de suskunluğa büründü.
AZİZ DE DÜŞÜŞTE
Stancu, son 9 lig maçında yalnızca 1 gol kaydedebildi. Bursaspor formasıyla çıktığı ilk 5 lig maçında 4 gol atarak dikkatleri üzerine çeken Dzon Delarge da, sonraki 16 lig maçında sadece 1 kez gol sevinci yaşadı. Delarge, formsuz görüntüsü nedeniyle Galatasaray maçının kadrosunda yer almasına karşın forma giyememişti. Ligin ilk yarısında en golcü savunma oyuncusu olan Aziz Behich de düşüşe geçen isimlerden oldu. Son golünü ligin 14’üncü haftasındaki Atiker Konyaspor maçında atan tecrübeli oyuncu, sonrasında forma giydiği 8 lig maçında ise gole katkı veremedi.
Aziz düşüşte değil bekte işini yapıyo sene başına kadar kimse aziz golcü bek diyemezdi o an da zaten sürprizdi golleri Aziz daha önce nasılsa şuanda öyle
En büyük düşüşte olan yönetim sonra basın özellikle olay medya sonra taraftar oyunculara sorsak bıkmıslardır bu 3 etkenden
Aslında kulüp kötü. Şehir de aslında kötü. Ne yazık ki tribün olarak köklü, futbol kültürü olarak köklü olduğumuz konusunda o kadar çok övündük, o kadar çok sadece bu sözlere kapıldık ki, içi boş ve ezberlenmiş cümleler olmaya mahkum bir durum oldu. Artık Bursa’da ne tribün ne de futbol kültürü kalmamıştır. Bu ne yazık ki böyle. Dışarıdan bakıldığında da bu böyle görünüyor. Tüm yorumcular da Bursa’da futbol kültürü var, tribün kültürü var derken geçmiş günlerde görüp ezberledikleri cümleleri tekrar ediyorlar. Barcelona’nın müzesi ve stadyumunu gezdim. Gördüm ki, oralardan bakınca bizde zaten çok şey eksik ama İstanbul kulüplerine bakınca da biz daha da eksik kaldık. Ne yazık ki şampiyon olduktan sonra, ne oldum dedik ne olacağım demedik. Adımıza şampiyon dedik ama ne tribün kültürümüz ne yönetimimiz ne de futbol anlayışımız şampiyon gibi olmadı. Kurumsal bir ortam olmadı. Şehrin ticari olarak da varolan esnaf kültürünü bir adım öteye taşıyamadık. Bunu İbrahim Yazıcı yapabiliyordu. En azından deniyordu. Şapkayı öne koyup düşünmeliyiz. Ama en önemlisi çok düşünmek yerine acilen radikal değişiklikler ve vizyon kazanmalıyız. Stadyumundan tutun da kulüp yönetimine kadar yarım bir yer artık Bursa. Stadyum demişken aklıma geldi. Stadyuma bakın bir. Kendini şampiyon olarak adlandırmış ama vizyonu ve yapabilirliği eksik bir kültürün tam olarak yansıması. Eski stadyumun da yıkılması ve şehir kültüründe tam bir futbol simgesi, bir kültürün göstergesi olarak restore edilmemesi ya da rekreasyon alanı olarak kullanılmaması. Bunların hepsi bir. Hepsi bir bütün.