Özür dileriz!..

Sadece Bursaspor değil, ülkemizde bulunan çoğu kulüp için “maddi durumu iyi” başkan adayları hep aranmıştır ve “maalesef” aranmaya devam edecektir. Belki bu konuda çoğu taraftar ile ayrı noktada olabilirim ancak bana göre kulüplerin kurtuluşu geleceğe tutulan bir proje Vizyonu ile gerçekleşecektir.

Bu tip krizleri ne ilk, ne de son yaşayacak kulübüz. 2000’li yılların başlarında Barcelona büyük bir maddi krizin içerisindeydi, yakın tarihte yaşanan bu kriz ve krizden çıkış yöntemi çoğu kulüp için örnek model olabilir. Barcelona’yı krizden çıkartan ve bu günlerin vizyonunu oluşturan Laporta bir avukattı. Cebinden Barcelona’ya beş kuruş sermaye koymamıştı ne kendisi ne de ekip arkadaşları! Hamlelerinden bir kaçı şöyleydi: Yeni bir yönetim biçimi, kısa vadede küçülme, futbolcular ile yüksek maaşlı sözleşmeleri yenileme gibi kemer sıkma politikaları uygulanırken kısa, orta ve uzun vadeli gelir getirici projeler ortaya koymuşlardı.

Tekrar Bursaspor’a dönecek olursak, kongre vaatlerinin “şeffaflık” olduğu bir dönemdeyiz. Dünya kulüpleri bu vaatleri aşalı nerdeyse yarım asır oldu. Kendi seçtikleri denetleme kurullarına, kendini denetlenmek “ne kadar şeffaflıktır?” Bursaspor’un yeni yönetiminin en acil olarak yapması gereken, yeni bir tüzük ve kulüp yönetim modeli oluşturması olacaktır. Bu bilinci ve bu özveriyi ortaya koyacak Yönetim Kurulunu oluşturmak ise Başkan Adaylarının asli görevi olmalıydı.

Kulüp içinde profesyonel olarak görev alacak kişilerin tuttukları takım önemli olmamasına rağmen Yöneticilerin tuttukları gönül verdikleri takım, kesinlikle Bursaspor olmalıdır. Hayatı boyunca Bursaspor’un sadece “önemli maçlarına” gelen bir yönetici, Bursaspor’a ne katabilir? Fakat burada profesyonel çalışma ve yöneticilik ayrımını yapmak gerekir: Örneğin yıllarca Real Madrid forması giymiş, futbol kariyeri bittikten ve gerekli eğitimi aldıktan sonra Real Madrid kulübünde altyapı geliştirme sorumlusu olan bir kişi; Real Madridli olduğu için Bursaspor’da görev alamaz mı? Almalı çünkü; bu o kişinin görevi, O bir profesyonel.

Bursaspor Yöneticisi ise şimdi yazacaklarımı bilmeli, hissetmeli ve anlamalı; Yönetici değil Hizmetçi olacağının farkına varmalı. Yıllarca arma peşinden deplasman deplasman gezen. Amaçları Bursaspor’a destek olmaktan başka hiç birşey olmayan ve passolig almadıkları için, maçlara, açılışlara gelemeyen bu insanlar hakkında ne düşünmeli? Acaba TFF Başkanı’nın “gelmesinler zaten onlar problemli tiplerdi” görüşünü onaylar mı? Passolig’i boykot edenlerin Öğretmen, Mühendis, İşadamı gibi kimlikleri olduğunu biliyorlar mı? Maçlara gelemeseler de Bursaspor’u“sırtladıklarını” biliyorlar mı? Bu kişilerin açılış maçında olmadığından haberleri var mıydı? Peki buna rağmen suç işleyerek içeri girenlerden? Kulübü yönetecek yönetici adayları passoliglerini yeni çıkartmış, yarım sezonluk kombineleri yükletmiş ve yöneticiliğe aday oluyorlar. Bursaspor’u kimin şampiyon yaptığını bilmeden, tükürük köftesi yemeden, Setbaşı’ndan Atatürk stadyumuna yürümeden, bu samimi yapının içinde bulunmadan, bu görevde başarılı olunamaz. Kulübü yönetmesi gerekenler televizyon başından yada bir meyhane köşesinde, belki de gözleri yaşlı bu tarihi anlara şahitlik yaptılar. Bizim açımızdan bu duruşu sergileyen Abilerimiz, kardeşlerimiz stadyuma gelmeden o stadyum HEP EKSİK KALACAKTIR. Bunları bilmeyen yönetici ise “yok” olacaktır.

Belki bir avuçsunuz ama yine de açılış maçında bulunduğumuz için hepinizden teker teker ÖZÜR DİLERİZ..

Ramazan Çetin Kaya

 

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu