Artık çözüm zamanı

*Transferde 10 milyon Euro'dan kapı açılan Sercan Yıldırım, bırakın İngiltere'yi, Fener'i, Galatasaray'ı hala kendi takımına oturmuş değil.

*Bursaspor, İstanbul Belediye önünde sadece futbolu ile değil, giydiği düz beyaz forma ile de çok silik kaldı. Bu forma takıma yakışmıyor. Artık bu denklemi çözemez hale geldik.

Bursaspor'un santrforu yok. Turgay ve Nunez'in bu derde ilaç olma şansı hiç yok. Ama Sercan Yıldırım kulübede. Transferde 10 milyon Euro'dan kapı açılan Sercan, bırakın İngiltere'yi, Fener'i, Galatasaray'ı, hala kendi takımına oturmuş değil.

Bu işlerde bir terslik yok mu?

Rakamlar, havalar ve icraatlar birbirini tutuyor mu?

20 yaşındaki bir yıldız adayının gir-çık tahtasına dönmesi, üzüntü verici değil mi? Orhan Gencebay'ın "Hatasız kul olmaz" şarkısı gibi, burada da hatalı belli ama artık buna bir çözüm getirmek zamanı geldi galiba.

Yarınlar çok geç olmadan, Bursaspor bu işten daha fazla zararlı çıkmadan hatalı olan tarafın olumlu yola girmek için çaba sarf etmesi artık şart oldu. Santrforsuzluk yüzünden giden maçlara, Rangers'tan sonra İstanbul Belediye de eklendi. Daha köprünün altından çok sular geçecek ama, İstanbul'da yok yere bırakılan 2 puana üzülmemek mümkün değil.

İnce hesap dönemlerinde ahları vahları bol olabilecek bir 2 puan bu.

Bursaspor'un ortaya koyduğu futbolun cılızlığını yazdık ama, giydiği formanın da çok silik kaldığını yazmadık.

Biraz da buna değinelim.

Düz beyaz forma, göğsünde reklam yanlarda boyuna çizgi olmayınca, bizim ilk okulda iken beden eğitimine çıktığımız "Don-fanila"ya benziyor. Bursaspor'a hiç yakışmıyor ve havasını kaybettiriyor. Çünkü, enine veya dikine çizgili formaya alıştı bu gözler yıllar boyu.

Ayrıca ortada bir gerçek var, bu formalar takımı daha havalı gösteriyor. Hiç olmazsa bu görünüm avantajımızdan da olmayalım. Pazar gecesi İstanbul'dan döndükten sonra, Real Madrid-Deportivo maçını seyrettim. Çok haince tekme ve taban yiyen Ronaldo'nun buna rağmen sessiz kalması ve fazla tepki göstermemesini hayret ve hayranlıkla izledim.

Dünyanın sayılı futbolcuları olmasına rağmen, tahrik hakkını kullanmadan, etrafı bulandırmadan gereğini hakeme bırakıyorlar.

Efendice ve profesyonelce.

Gayet doğal olarak bizimkiler geliyor akla. Bir de Ali Sami Yen'den daha yeni dönmüşüz.

Bırakın tekmeyi tabanı, en ufak çekme ve itmede, etinden et koparıyorlarmış gibi ortalığı ayağa kaldırıp kendini yere atıyorlar. Hakemleri, otomatikman tribünlerin önüne yem olarak bırakıyorlar; "Alın eti senin, kemiği benim" Zaten tribünler hakeme bağırmaya dünden hazır.

Düşünüyorum da, bizimkiler (Mümkün değil ama) Ronaldo gibi futbolcu olsa Avrupa Birliği içinde resmen harp çıkarırlar bu kafa ile. Mustafa Tunçakın Bursa Hakimiyet

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu