600 yıllık Bursalıyım!
Sinema, dizi, mankenlik ve reklam dünyası içerisinde geçen bir hayat sürmüş Tarık Tarcan Bursa’nın en eski ve en gözde dergisi HIGHLIFE dergisi muhabiri Ramazan Arı’nın sorularına birbirinden ilginç ve Bursaspor hakkında güzel cevaplar verdi 600 yıllık Bursalı Sinema, dizi, mankenlik ve reklam dünyası içerisinde geçen bir hayat sürmüş Tarık Tarcan… Şu anda 52 yaşında, ancak 20 yıl önce ‘ruhum yaşlandı’ diyerek neredeyse her şeye bir sünger çekip Antalya’ya yerleşmiş… Ancak, içindeki Bursa ve Mudanya özlemi hiç dinmemiş. Mudanya Kumyaka Köyü’nde muhteşem deniz manzaralı, bahçesinde limon, zeytin, ceviz ve palmiye ağaçlarının bulunduğu bir ev yaptırmış. Niyeti, Bursa’ya kesin dönüş yapıp hayatının geri kalan kısmını orada sürdürmek… Eski bir Bursa ailesine mensup… Öyle ki, dedelerinin – atalarının Kayı Boyu Osmanlı’dan günümüze tam 600 yıllık bir geçmişi bulunuyor. Yani deyim yerindeyse ‘öz be öz Bursalı’ Tarık Tarcan… Eski evleri, şu anda belediye tarafından meydana dönüştürülen Emirsultan Semti’ndeymiş. Hatta dedeleri savaşa buradan gitmiş. Anne tarafından dedelerinin ise şu anda Tayyare Kültür Merkezi’nin bulunduğu adada inek çiftlikleri varmış. Liseyi Bursa Erkek Lisesi ve Tophane Endüstri Meslek Lisesi’nde okumuş. Başarılarla dolu bir sporculuk geçmişi var. Bursaspor’da atletizm, basketbol, voleybol ve futbol oynamış ve belki de, ‘Bursaspor’un bu kadar çok branşta formasını giymiş tek sporcusu’ unvanını elinde bulunduruyor. Babaannesinin abisi Raif Gürcan Mudanya İlkokulu’nun uzun yıllar müdürlüğünü yapmış. Mudanya’ya olan sevgisi de buradan geliyor. Mudanya’da yolda yürürken herkese selam verip, balıkçısına, çaycısına, bakkalına ismiyle hitap ediyor. Onu yolda görenler ‘seni çok özledik’ derken, Tarık Tarcan da cevap olarak, ‘az kaldı, geliyorum’ demekle yetiniyor. Her ne kadar ‘ruhum yaşlandı’ dese de, eski bildik formundan pek bir şey kaybetmemiş. 52 yaşında olmasına rağmen hala fit bir görüntüye sahip. Bunu da spora borçlu… İşte, özlemleri, kırgınlıkları ve hayata bakışıyla keyifli bir Tarık Tarcan röportajı… Oyunculuk ve mankenliğin yanı sıra sizin bir sporcu kimliğiniz de var. Bundan söz eder misiniz? Sokakta büyüyen yani, sokak kültürü ve sokak oyunlarıyla büyüyen insanların sportif yetenekleri ve kabiliyetleri daha çok olur. Benim de çocukluğum sokakta geçti. Erkek Lisesi’nde spor hayatım çok gelişti. Lisenin basketbol, voleybol, atletizm ve futbol takımlarında oynadım. Sonra Tophane Lisesi’ne ilk geldiğimde okulu basketbol ve voleybolda Bursa şampiyonu yaptım. Daha sonra Tofaş ve Reno’da basketbol oynadım. Mesela çok insan bilmez, Hasan Bora zamanında Bursaspor genç takımına seçilmiştim. O zamanlar Bursaspor’da atletizm yapıyorum, basketbol oynuyorum, voleybol ve futbol oynuyorum. Bursaspor’un bu kadar çok branşta formasını giymiş tek sporcusuyum diyebilirim. Bursaspor’a olan sevdam çocukluk yıllarından gelir. Bu kadar sporculuk yaşantısından sonra spor adamı olacağım deyip İstanbul Spor Akademisi’ni bitirdim. Bununla yetinmeyip fizyoterapistlik kurslarına gidip tedavi yöntemleri ve masaj üzerine eğitimler aldım. O dönemlerde Sakıp Sabancı’nın bile havuz tedavilerini yapmıştım. Bursa’da farklı alanlarda çok şöhret var. Bu neden kaynaklanıyor olabilir? Şöhret olmak ve tanınmak için merkez İstanbul’dur. Bursa ise İstanbul’a en yakın kentlerden bir tanesi. Batıdasın ve sisteme yakınsın. Mesela, Mudanya’dan insanlar hep İstanbul’a, daha batıya ve daha büyüğe göç etmişler. Onun için Osmanlı kentisin, aydın bir kentsin. Ancak, gözlem olarak şunu söyleyebilirim. Çorak, ağacın olmadığı yerde, baktığın zaman gözlerine güzel görünen bir manzaranın olmadığı yerde, ağacında bir bülbülün ötmediği bir yerde yetişen bir insanın, sanatçı ruhlu olabileceğini düşünmeyenlerdenim. Güzel kentlerde insanın ruhuna ve beynine güzellikler akıyor. Ben de öyle büyüdüm. İşte bunlar kişiyi daha sanatçı ruhlu yapıyor. Yani Bursa’dan çok sanatçı yetişmesinin nedenini de doğal güzelliklere bağlıyorum.
Ramazan Arı
HIGHLIFE
